İzninizle Eksen on fair adlı tek günlük festivalimiz hakkında birkaç cümle etmek isterim. Aslına bakarsanız daha önceki yıl bu festivale dahil olmadığım için daha önceki yıla kıyaslamada pek bulunmayacağım. Daha çok bu senenin nasıl geçtiğine dair cümleler kurmak gerekir sanırım.
Eksen on fair'e bir gün öncesinde Blonde Redhead konseri ve sonrasında geçen yorucu dakikalar sebebiyle bir nebze istemeyerek gittim. Her ne kadar ayaklarım geri geri giderek festivale gitsem de, parkorman'a girdiğim ilk dakika itibariyle- ki o anda sahnede The Undertones vardı- "bu festival çok enerjik geçecek arkadaş haberin olsun" diye sanki birisi kulağıma fısıldadı.
Alana ilk girdiğimde The Undertones sahnedeydi. Özellikle babalarınn sahne enerjileri oldukça yerindeydi. Ancak seyirci bu enerjiye pek karşılık veremedi. Seyirciler oldukça dağınık bir şekilde festival alanına dağılmıştı. Buna rağmen The Undertones oldukça başarılı bir sahne performansı sergiledi diyebilirim. Grubun "Dur, ben bunları evde bir dinleyeyim bari." dedirten bir performans sergilediğini ayrıca itiraf etmeliyim.
Sonrasında Carl Barat Dj seti ile festival sahnesinde yer aldı. Nasıl bir performans sergiledi derseniz diyeceğim şudur ki Eksen'de ne çalıyorsa üç aşağı beş yukarı o minvalde bir playlist'le karşımıza çıktı. Festival alanına oldukça iyi gelen bir playlist'e sahip olduğundan bahsedebilirim. Zaten Carl Barat çalarken festival ahalisi de yemeklerine koyuldu. Bu arada Carl Barat'ın The Libertines'e playlist'inde kıyak geçtiğini belirtmeden olmaz tabii.
Carl Barat'tan sonrasında sırayı The Hives alıyordu. Tamam, The Hives enerjik bir grup ama sahnede bu kadar iyi olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Tam anlamıyla müzik ve enerji patlamasına tutulduk seyirciler olarak. Bir dakika yerinde duramamalarından mı yoksa seyirci ile kurdukları yakın diyaloglarla mı bu durum ortaya çıktı bilmiyorum ama tam anlamıyla geceye damga vurdular. Konser esnasında "Keşke geçen hafta The Prodigy'den önce çıksalarmış" dedirttiler. Güzel bir setlist, gurbetçi Türkçesi ile kurulan cümleler... Valla bayağı eğlendim. The Hives için hep iyi sahnesi var derlerdi, aynı Kenan gibi derlerdi. Gerçekten öyleymiş. Bu arada The Hives'ın konser sırasında yanımıza gelip telefonumuzu alması, kendini ve seyircileri çekmesi herhalde kişisel olarak konserin benim için en güzel anıydı. Tabii o anki şapsallığım bir diğer güzel ayrıntıydı. Led'lere yansımadım diye umuyorum. Pelle Almqvist bambaşka bir abiymişsin. Yaşayarak öğrendim.
The Hives'ın o enerjik sahnesinden sonra seyircilere sakin bir şeyler gerekti. Bu gereği ise Suede yerine getirdi. İnsanlar o enerji patlamasından sonra Suede'in sakin ve biraz da kendi halinde sahnesiyle kendine geldi. Özellikle grubun led'lere yansıttığı artwork'ler gerçekten kayda değer çalışmalardı. Artwork'ler hem şarkılara hem de sahneye çok güzel yakıştı. Suede, Wild ones, She ya da Beatiful Ones gibi klasiklerini çalmaya başladığında ise festival artık tam zamanında bitiyorum der gibiydi. Brett Anderson oldukça güzel bir performans sergiledi. Açıkçası kendisinden böylesine iyi bir vokal performansı beklemezdim. O soğukta nasıl becerdi bilmiyorum ama adamın sucuğu çıktı. :)
Bana sorarsanız, özellikle festivalin kalabalık olmaması, gelen kitlenin gerçekten müzikten anlaması ve özellikle The Hives sonrası Suede ayarlamasıyla oldukça güzel bir festival haline geldi Eksen on fair. Ancak insan yine de daha bayık, indie ağırlıklı bir liste olsaydı diyor. Eksen'e de sanki bu yakışırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder