28 Haziran 2012 Perşembe

GÜNÜN ETKİNLİĞİ | Two Door Cinema Club & Metronomy @ Küçükçiftlik Park

Güzel bir konser maratonuna girdiğimiz şu günlerde Pozitif Günler konser serisi kapsamında merakla beklediğimiz Two Door Cinema Club & Metronomy konseri bu akşam Maçka Küçükçiftlik Park'ta gerçekleşecek.

22.15 Two Door Cinema Club20.30 Metronomy
19.00 Dancing Birds Feel The Beat

facebook.com/event

Bilet Fiyatları:
Tam: 60 TL
Öğrenci: 40 TL
Sahne Önü: 120 TL
VIP 200 TL

Kaçırmayın!!!






23 Haziran 2012 Cumartesi

VİDEO | Sun Kil Moon - Black Kite


Sun Kil Moon'un geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda çıkardığı 5. albüm Among the Leaves'den Black Kite isimli parçaya bir video klip çekildi.



VİDEO | Beirut - The Rip Tide

Beirut, 2011 çıkışlı albümü "The Rip Tide"tan aynı isimdeki parçasına mükemmel bir video çekti.

"Atın beni denizlere" konseptli klibe dalmak için buyursunlar;

21 Haziran 2012 Perşembe

21 Haziran "Dünya Müzik Günü"

Abstract jazz painting art music instruments painting by Debra Hurd 



Ninniler, doğum günleri, tuttuğun takımın maç kazanması, tuttuğun takımın maç kaybetmesi, bir erkek/kız'a aşık olmak, bir erkek/kız tarafından terk edilme/ayrılma, sevdiğin biriyle vedalaşma/uzun süre sonra görüşme, arabayla uzun seyahate çıkmak, yolda yürürken hayal kurmak, düğün, bahar'ın gelmesi . . . ve Ölüm!

Biz yukarıda özet geçtiğim bu anları yaşarken hiç müziksiz bir an hatırlıyor musunuz? Anılarınızı canlanmadı mı? 

Bugün "Dünya Müzik Günü" hatırlamak ve unutmamak gerekir. 


Bugün Johann Sebastian Bach. Kendi nazarımda gelmiş geçmiş en büyük bestecidir. Bestelediği her eserinde çok büyük anlamlar vardır. Onu hapse attıklarında o kağıdı, kalemi olmadan sadece zihnine kazıyarak beste yapmaya devam etti. O sadece müzik için yaşadı.

Bugün Wolfgang Amadeus Mozart. O müziğin dahi ismiydi. Ölürken bile bestesini tamamlamaya çalışıyordu. O da notalar eşliğinde hayatına veda etti. 

Bugün Robert Schumann. Ömrünün son dönemini bir akıl hastanesinde geçirdi. Hafızası yerine geldiğinde ilk piyanosunu sordu. "Neue Zeitschrift für Musik" gibi yaşadığı dönemde yapılması en gün güç şeyi yaptı. Bir "Müzikal Gazete" çıkarttı. O gazete hala hayatta.

Bugün Ludwig van Beethoven. Ayyaştı, geçimsizdi, kirliydi. Toplum her kendinden olmayan yaptığı gibi onuda dışladı. O ise insanların, tıp dünyasının duymadığını iddia ettiği kulağıyla 9. Senfoniyi besteledi. O duyuyordu. Hatta onun deyimiyle "Tanrı ona sesleri fısıldamıyor. Adeta bağırıyordu." 

Bugün Victor Jara. Gitar çalması, şarkı söylemesini hazmedemeyenler önce kollarını kestiler. O susmadı; şarkılarını söylemeye devam etti. Baş edemediklerini anladıklarında ise kurşuna dizdiler. Victor Jara'yı susturduklarını sandılar. Yanıldılar... 

Bugün Fazıl Say. Türk insanının en çok övünmesi gereken isimlerden biri. Bugün onu düşünceleri nedeniyle aşağılayanlar, onu dışlayanlar ona "git" diyebiliyor. Fazıl Say gider ama geri gelmez. Dünya'da onu Türk Müzisyen olarak tanırken biz onu anti-türk ilan ediyoruz. Retweetledikleri yüzünden onu çemberin dışına atıyoruz. Onu hapse atmaya çalışıyoruz. Atalım. Tıpkı geçmişti Bach'ı attıkları gibi Fazıl Say'ı da atalım. O yine bestesini yapmaya devam edecek. Herkes Fazıl Say'ı büyük Türk Müzisyen olarak hatırlarken, onu içeri atanları, onu aşağılayanları da Türk insanının yüz karası olarak hatırlayacak. 

Bugün Jehan Barbur. TRT'de yayına çağrılıp, kıyafetine çeki düzen vermesi istenen, milliyeti sorgulanan kadın. O ise tepkisini gösteren ama yakın çevresi dışında kimsenin bu olayı önemsemediği isim... 

Bugün Can Bonomo. Sırf çıkar amaçları doğrultusunda daha önce tüm müzisyenlere yaptıkları gibi "kurban" edilen müzisyen. Finallere kadar ırkı, dini sorgulanan müzisyen. Finallerden sonra hatırlandığı tek yer Miss Turkey olan müzisyen. Güle güle kullansınlar... 

Bugün Uraz Kıvaner. Emeği ile çalıp, mekan sahibine para kazandırırken, emeğinin karşılığı ödenmeyen; bunu istediğinde ise darp edilen müzisyen. 

Bugün Sarp Öztürk. Şarkıcıları kendi krallıklarının soytarısı sanan insanlar tarafından kurşuna dizildi. Kürtçe bir şarkı istenmesi ve bilmediğini söylemesi üzerine kurşuna dizildi. Meseleyi Türk-Kürt ayrımına getirenler mi katil yoksa o kurşunu sıkan şerefsiz mi?

Bugün Amy Winehouse. Göz göre göre ölüme yollanan büyük ses. O bu düzen içinde kullanılmaktan sıkıldı. Sıkıldığında kaçmak istedi. Dünya o yere düşmüşken tekmelemekten geri durmadı. En sonunda o da ait olduğunu düşündüğü yere göçtü gitti. 

Bugün Whitney Houston. Ödülleri evine sığmayan ama bir otel odasında, yalnız ve çaresiz gözlerini yuman şarkıcı. Dünyaya bıraktıkları yüz yıllarca hatırlanıp, onun değerini yüceltecekken; onu bu hale getirenlerin hala nefes alıyor olması çok büyük adaltesizliktir.

Bugün Llhasa De Sela. Güzel güzel şarkılarını söylerken, bir kadın için en talihsiz hastalıklardan birine yakalandı. Kurtaramadı kendini. Şarkılarını bize bıraktı. 

Bugün Nina Simone. O bunu yazarken bile tüylerimi ürperten şarkıcı. Vietnam Savaşını protesto etti. Büyük güçler onu bu yüzden sevmedi. Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı şarkı yaptı. Daha çok üstüne geldiler. Avrupa'ya gitmek zorunda kaldı. Ahlaksız ve kötü niyetli insanlara yenilmedi ama göğüs kanserine yenildi. 

Bugün Hakan Orman. Hayatım elverdiği sürece ismini anmaktan hiçbir ortamda kaçınmayacağım tek insan. Türkiye'de şu an özgürce müzik yapmaya devam eden. Kendi istediği müziği yapan insanların yolunu açan Aydınlık Orman'ımız bir arabanın bedenine sertçe çarpması yüzünden gitti. Yapacak çok şeyi vardı. En azından bizim ona çok ihtiyacımız vardı.

Bugün Erkin Koray
Bugün Cahit Berkay
Bugün Efe Baltacıgil
Bugün Replikas
Bugün Joseph Haydn
Bugün Beatles
Bugün Ray Charles
Bugün İlhan Mimaroğlu
Bugün Kerem Görsev
Bugün Charles Mingus
Bugün Nekropsi
Bugün Beirut
Bugün Imany
Bugün Freddie Mercury
Bugün Opeth
Bugün Cem Karaca
Bugün Mendelssohn
Bugün Astor Piazzola
Bugün David Bowie
Bugün Syd Barett
Bugün Peter Bardens
Bugün Oi Va Voi
Bugün David Gilmour
Bugün Buddy Rich
Bugün Yaz Baltacıgil
Bugün Tony Bennett
Bugün Dean Martin
Bugün Barış Manço
Bugün Satriani
Bugün Neşet Ertaş
Bugün Stravinsky
Bugün Robert Fripp
Bugün John Lennon
Bugün Aşık Veysel
Bugün Korhan Futacı
Bugün Louis Armstrong
Bugün Stevie Wonder
Bugün Zeki Müren
Bugün Bülent Ortaçgil
Bugün Ian Curtis
Bugün Paganini
Bugün Fikret Kızılok
Bugün Münir Nurettin Selçuk
Bugün Vivaldi
Bugün Nejat Yavaşoğulları
Bugün Clara Schumann
Bugün Esperanza Spalding
Bugün Ayla Dikmen
Bugün Edith Piaff
Bugün İdil Biret
Bugün Tuluyhan Uğurlu
Bugün Bülent Ersoy
Bugün Bon Jovi
Bugün Sabahat Akkiraz
Bugün Melanie Pain
Bugün Bob Marley
Bugün Strauss
Bugün Fahir Atakoğlu
Bugün Kerem Kabadayı
Bugün Ozan Musluoğlu
Bugün Ahmet Güvenç
Bugün Miles Davis
Bugün Erkin Koray
Bugün Jack Loussier
Bugün Ali Güçlü Şimşek
Bugün Anna Lyne Williams
Bugün Azam Ali
Bugün Gavin Hayes
Bugün Skin
Bugün Hakan Tamar
Bugün Frank Sinatra
Bugün Rob Jones
Bugün Kurt Cobain

Bugün'ü yıllarca yazsam bitmez. Bitmeyecek. Yukarıda rastgele sırayla yazdığım insanları hatırlamanın sevincini yaşarken, unuttuğum ve yazmadığın insanların üzüntüsü, bu sevincimden daha büyüktür. Ben tek başıma bu listeyi BUGÜN tamamlayamam. 

Sizler yardım edin. Bugün büyük ve değerli tüm müzisyenleri hatırlayalım. 

Twitter'dan #21hazirandünyamüzikgünü hashtag'i ile Bugün [Sanatçı İsmi] ... şeklinde paylaşımda bulunalım. İçinde sadece onlara değeri olan ve hiçbir çıkar amacı olmayan bu günü analım. 

Tüm müzisyenlerin ve müzik severlerin Dünya Müzik Günü ve diğer tüm günleri en güzel Müziklerle dolsun.



Mono'dan yeni albüm: "For My Parents"

Enstrümental, Ambient, Post Rock işlerin Japonya şubesi olan Mono, 2009 yılı albümü Hymn to the Immortal Wind sonrasında 4 Eylül tarihinde yeni albümü For My Parents'ı çıkarmaya hazırlanıyor.

Grup albüm için söylediği; "Çocuğun ebeveynine hediye olarak vereceği bir albüm olmasını umuyoruz" tarzı bir cümleyle de "babadan oğula nesil" bir grup olduğunu da kanıtlamış.

Fena melodiler geliyor yine...


19 Haziran 2012 Salı

The Honey Trees: Hayal, Aşk ve Müzik...

Çok kişisel bir post, aman dikkat!


Hayalindeki kişiyle beraber şarkılar yapmak, notalar yazmak ne güzeldir kim bilir. Hayalindeki kişi kimdir? 

Hayalimdeki kişi aşkla bağlı olduğum, kaybetmek istemediğim ve ulaşamadığım da... O, belki çok uzun süre önce kaybettiğim babam, sonrasında yine "o", belki Tanrı, sonrasında ise yine "o"... 

Bu hayale, hayallere erişenler, hayalleri gerçek kılanlar var oysa. O garip notalar bir anda çıkmıyor, en azından öyle olmasını ummuyorsunuz umarım.


Bu hayale erişenler kim(ler) mi? 

Önce Trespassers William(dı). Anna Lynne Williams ve Matt Brown büyük bir aşkla birbirlerini sevdiler, sonra tavanlara bakarken, hayallere daldılar. Sonrasında o eşssiz notalar çıktı; Love you more, Different Stars, Bells ve dahası.. Uzun bir yolculukta, eşsiz notalara erişen iki aşık. Ne güzel bir haz...


Sonrasında Glen Hansard ve Marketa Irglova bu tılsıma erişen diğer iki kişi. Bu sırra erişip, arkasından onlarca kişiyi, bizleri sürükleyen iki kişi... Falling Slowly'de kaybolan kimdi sahi? Aşk ne güzelsin sen, o'na olan aşk, sen neleri ortaya çıkarıyorsun.


Bu hayale erişen iki kişi daha var. Becky Wikip ve Jacob Wick adında iki aşık, aşk üzerinden notalarına döküyorlar yaşadıklarını. Tartıştıklarını, dokunuşlarını ya da daha çoğunu notalara anlatıyorlar. Bir sırra erişiyorlar.

Kaç gündür The Honey Trees'i dinliyorum. Orchard adlı şarkılarını kaç sefer dinlediğimi hatırlamıyorum bile. Her dinlediğimde, dinlediğimin şarkı olmadığını anlıyorum. Bu şarkı değil, iki sevgilinin birbirlerine olan duyguları, dokunuşları. Yoksa her nota neden bu kadar derinlere işlesin ki? Bu şarkılar hipnotize ediyor dinleyeni, arkasından gitmeden duramıyorsunuz. İki aşık şarkılarına aşkı yansıtıyor. Bizler o aşkın peşinden koşuyoruz, sürükleniyoruz. Ulaşamadığımızın peşinden gidiyoruz belki de.


The Honey Trees bir duygu patlaması gibi üzen, kıran ve döken. Ve bunu eşsiz  güzellikte şarkılarla yapabilen bir grup, daha doğrusu iki aşık. Kim ilk albümde böylesine güzel şarkıları bir araya getirebilir ki? Bu kadar derinden etkileyebilir ki?

Wake the Earth,  içerisinde bir tek boş şarkının olmadığı bir EP. Indie olarak nitelendirilebilse de EP, ben bu müziklere indie deyip işin işinden çıkmak istemiyorum, çok daha fazlası çünkü. The Honey Trees ilk EP'si ile çıtayı çok yükseklere koymuş. İnanılmaz bir melodiklik var albümde, hangi melodiye yoğunlaşacağınızı şaşırıyorsunuz. Her bir melodi o kadar güzel ki...  

Bu iki aşığın notalarını, farklı bir müzik grubuna benzetmek sanırım o güzel notalara yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biri olsa gerek. Kimin aşkı bir başkasına benzer ki sahi...


Bu melodilere eşlik eden güzel bir ses Beck Wikip. Sanırım Anne Lynne Williams'a alternatif olabilecek, belki de daha da iyi sayabileceğim bir vokal buldum kendime. Vokalini şarkılara bu kadar iyi yediren ve bunu yaparken kendisini yormayan, dinleyiciyi de yormayan eşsiz bir vokale sahip Beck Wikip. Son zamanlarda bu kadar iyisini dinlemediğimi net bir şekilde diyebilirim.


The Honey Trees bir grup değil kuşkusuz, iki aşığın büyük sırrı...Bu sırra kulak vermek gerek, belki de erişemediğimiz için kulak vermek gerek...



Cat Power'dan yeni single: "Ruin"

Cat Power'ın 4 Eylül tarihinde yayımlayacağı yepisyeni albümü Sun'dan ilk single Ruin geldi!

Uzun bir ilişkinin ardından girdiği duygusal boşluğun sonucu olarak geldiğini söylediği bu albümde kapağından da anlayabiliyoruz ki, kısacık kesilmiş saçları ile Chan Marshall duygusal tripli, "denişik" bir dönemde. Çok sakat!

01 Cherokee
02 Sun
03 Ruin
04 3,6,9
05 Always on My Own
06 Real Life
07 Human Being
08 Manhattan
09 Silent Machine
10 Nothin But Time
11 Peace and Love





17 Haziran 2012 Pazar

YENİ | Ormonde - Can't Imagine

Trespassers William öldü belki ama geriye şöyle de bir grup bıraktı. Adı da Ormonde!

İşte o grubun, 7 Ağustos tarihinde çıkacak Out on Hometapes adlı debut albümünde yer alacak Can't Imagine isimli yepyeni bir single da geçtiğimiz günlerde yayımlandı. 

Robert Gomez & Anna-Lynne Williams işbirliğinde gerçekleşen Ormonde projesinden gayet güzel kokular geliyor, merakla albümü bekliyoruz.

Out on Hometapes (7 Ağustos 2012)

01. I Can’t Imagine
02. Cherry Blossom
03. Lemon Incest
04. Machine
05. Secret
06. Blank Slate
07. Sudden Bright
08. Hold the Water
09. Drink
10. I’ll Let You Know




12 Haziran 2012 Salı

ALBUM | Yora - "Gün Sözleri"


Yora, Mayıs ayında Gün Sözleri'ni bizlerle tanıştırdı. O şarkı böyle, şu şarkı böyle klişelerinden uzak, albüm bahanesiyle Yora'yı anlatmak istiyorum. Ne kadar başarabilirim bilmiyorum ama denemekten zarar çıkmaz. Tabi eklemekte fayda var, bizler bir grubu anlatırken kullandığımız tek şey hissiyatlarımız oluyor. Bunu ötesindeki düşünceler, aşırı sığ ve gereksiz cümleler bütünü olduğu için, bu tür değerlendirmeleri yazılarımızın dışında bırakıyoruz. O yüzden bir grubu ya da albümü değerlendirirken, heyecanlarımızı veya hayal kırıklıklarımızı es geçemiyoruz.

Gün Sözleri, İlk Ses ve Son Ses arasındaki hikayeyi anlatan, zaman olarak İrlanda'nın bahar dönemlerine denk gelen bir albüm. Albüm o kadar akıcı ve sürükleyici ki, o hikayenin içinde kaybolmadan, en naif duygularımla, her defasında Son Ses'e kadar gelebiliyorum.

Şarkılarda denize ve güneş ışıklarına bol bol göndermeler var. Aynı göndermenin 50 yaş üstü versiyonunu Bülent Ortaçgil, Sen albümünde bize sunmuştu. O biraz daha kasvetliydi. Yora ise bu temayı daha iç açıcı bir halde bize sunmuş. Eğer Yora bu hissiyatı koruyabilirse seneler sonra Bülent Ortaçgil gibi bize denizden, adalardan, güneşten daha farklı şekillerde ama yine aynı hissiyatla bahsedebilir. Bu temaya yapılan göndermeler daima bana haz vermiştir. Albümün en güzel yanı benim için bu sanırım.

Bir albüm yapmak için çok büyük çabalar, emekler harcanıyor. Her şeyden önce o albümü dolduracak şarkıları yapabilmek gerekiyor. Bazı albümler o kadar zorlamadır ki, sadece albüm dolsun diye eklenen basit, grubun hiçbir özelliğini yansıtmayan ve diğer şarkılardan kopuk şarkılar barındırabiliyor. Gün Sözleri'nde böyle  kopuk bir şarkı yok. Şarkıların tamamı birbiriyle ilişkili ve dokuları uyumlu. Başta bahsettiğim akıcı ve sürükleyici tanımlaması da bununla alakalıdır.

Albüm veya gruplarla ilgili bir şeyler yazarken bencil olduğum ve tamamen kendi arzularıma göre şekillendirdiğim cümleler oluyor. Bu albüm, bu tarzın sürdürülebilirliğini sağlama amacı güdüyorsa kesinlikle kusursuz ve mükemmel; fakat benim beklentim daima bu sürdürülebilirliğe bir yenilik katmak ve uygulanan o tarzı biraz daha genişletme üzerinedir. Bu sürdürülebilir olma çabası kesinlikle eleştirilecek, kötümsenecek bir şey değil. Söylemeye çalıştığım şey bu mükemmel çalışmaya eklenecek ufak tefek detaylarla bir basamak daha atlatmak ile ilgilidir.

Albümde keşke dediğim en büyük düşünce trompet, saksafon, trombon gibi nefesli çalgıları daha yoğun duyabilme üzerinedir. Bu tamamen tercih meselesi. Özellikle nakarat kısımlarında bu açlığı hissettim. Bunun yanında bazı şarkılarda boşluklar yaratarak, şarkıyı akışına bırakmak ve enstrümantal kısımları haz açısından doruk noktasına ulaştırarak, gidişatı renklendirmek çok hoş olurdu. Hatta bu kısımlarda daha caz'a kayan davullar ile kontrbas sesi duymak fena halde keyif verirdi. (Bu tamamen benim hayalim tabi... )

Bayan vokaller inanılmaz hoşuma gitti. Yerinde vurgular, girişler, sesin vokalden öte enstrüman olarak kullanımı ders niteliğinde performansa sahip. Daha önce bu örneği Magyar Posse ve Setna'da görmüştüm. Setna'da doğrudan vokal vardı ama çok dikkat çekici bir kullanım söz konusuydu.

Gün Sözleri için söyleyebileceğim şeyler şimdilik bu kadar. Yora dinlenmesi, sahip çıkılması gereken bir grup. Bizler Yora gibi gruplara değer verdikçe, onların müziğe/sanata küsmesine engel olacağımız hissine sahibim. Bu düşüncem sadece Yora değil, tüm samimi ve içten sanatçılar için geçerli.

Gerçek ve samimi duygularla dolu albümleri için Yora'ya teşekkür ederiz.

http://yoraistanbul.tumblr.com/ (blog yazan grup iyi gruptur)
http://twitter.com/yoraistanbul
http://www.myspace.com/yoramusic

10 Haziran 2012 Pazar

Efes Pilsen One Love Festival biletleri satışta!


Merakla beklediğimiz Efes Pilsen One Love Festival bu sene 14-15 Temmuz tarihlerinde santralistanbul'da!

Katılması kesinleşen yabancı isimler; Pulp, Kaiser Chiefs, Damien Rice, Kimbra, Selah Sue ve Yuck

Yerli sahnede ise; Replikas, Korhan Futaci & Kara Orkestra, MiraNeyse, The Away Days, On Your Horizon, Kafabindünya, Sapan, Puik's Journey, Softa, Elif Çağlar gibi isimler yer alacak.

14 Temmuz Cumartesi
Ana Sahne:
Ahmet Musluoğlu
Neyse
Replikas
Yuck
Damien Rice
Kaiser Chiefs

Dolu Dolu Müzik Sahnesi:
Social Inclusion Band
Puik's Journey
Halimden Konan Anlar
Softa
Les Males Propres
Rock'n Dark 5 Birincisi
Kolektif İstanbul
Korhan Futaci & Kara Orkestra

15 Temmuz Pazar
Ana Sahne:
Style-Ist
Mira
Elif Çağlar
Selah Sue
Kimbra – Pulp

Dolu Dolu Müzik Sahnesi:
Barıştık Mı
Erkin Gören
The Away Days
On Your Horizon
Kafabindünya
Sapan
Ayyuka

Satışa çıkan biletlerin fiyatları ise şu şekilde;


Tam: 67.25 TL 
Öğrenci 44:50 TL


biletix.com/onelove

YENİ VİDEO | Fiona Apple - "Every Single Night"

Fiona Apple, Haziran ayında yayınladığı yeni albümü The Idler Wheel...'dan bir video daha paylaştı! 

Albümden yayınlanan 3.single ise: "Every Single Night"

The Vaccines yeni albümünden ilk video: "No Hope"

2011'in en başarılı çıkışlarından olan debut albümün ardından, The Vaccines büyük merak uyandıran ikinci albümden ilk videoyu paylaştı.

Eylül ayında yayınlanacak 2. albüm The Vaccines Come Of Age'ten ilk video klip de No Hope'a geldi.


Edit: 7 Temmuz'da piyasaya çıkacak olan, geçtiğimiz günlerde videosu yayımlanan yeni single "No Hope"un albüm kapağı da gelmiştir! 


8 Haziran 2012 Cuma

Bir Baba Indie Mix: "Mayıs 2012"


Yine çok yoğun bir ayın ardından kısa bir gecikmeyle de olsa yeni playlistimiz gelmiştir! Mayıs ayının "Bir Baba Indie Mix"inde bu sefer daha çok bildiğimiz, daha hoplamalı zıplamalı parçalar seçmişiz gibi. Malum yaz aylarına girmiş bulunuyoruz ve biliyoruz ki içimiz kıpır kıpır... 

Aralara da tabi bir iki farklı ruh haline sahip parça serpiştirmeyi de ihmal etmedik. O halde buyursunlar;



1. The Kooks - Naive
2. Two Door Cinema Club - Do You Want It All?
3. The Strokes - You Only Live Once
4. Metric - Sick Muse
5. The Vaccines - Post Break-Up Sex
6. The Honey Trees - Orchard (*Dikkat!)
7. The Dears - Who Are You, Defenders of the Universe?
8. Chinawoman - Lovers Are Strangers
9. Imany - Slow Down

6 Haziran 2012 Çarşamba

Imany İstanbul Konseri (1 Haziran 2012)

2011'in sonlarında keşfettiğimiz Imany'nin ne kadar müptelası olduğumuzu şu yazıda belirtmiştik. Madagascar yakınlarındaki Comoros Adaları'nda doğan bu Fransız hanım ablamızdan beklediğimiz müziğin yanı sıra oldukça şeker, eğlenceli ve içten bir halde bulmak açıkçası çok şaşırttı beni. Tabiki bu kadar samimi bir müzik yapan insanın samimi olmasından daha doğal bir şey olamazdı ancak bu duyguları karşı tarafa bu kadar rahat bir şekilde aktarması açıkçası beklediğimin çok üzerindeydi.

Konsere gelecek olursam, özellikle son zamanlarda izlediğim en rahat konserdi diyebilirim en başta. Maçka Küçükçiftlik Park'ı uzun zamandır ilk kez bu kadar sorunsuz gördüm sanırım. Çimenler üzerine atılmış puflar üzerinde rahat rahat izledi ilk başta herkes konseri. (Ta ki Imany herkesi ayağa kaldırana kadar) Havanın son derece güzel olmasına bu şartlar da eklenince bir anda 1-0 öne geçmeyi bildi zaten Imany. Şarkıları söylerken yaptığı danslar, kullandığı vücut diline ayrı bir parantez açmak isterim çünkü hakikaten Skin'den bu yana bu kadarını canlı canlı görmemiştim.

Imany yaklaşık 2 saat kaldığı sahnede bir kez de bis'e gelerek konserin ikinci yarısında ele geçirdiği seyirciye de güzel bir şekilde selamlamış oldu. Queen ve hatta AC/DC'den tınılar duymak da konserin akılda kalan diğer güzel anlarındandı.

Tüm bu tatlı tavırlarının yanı sıra seyirci ikinci kez "You Will Never Know" istediğinde "Burası TV değil. İstediğiniz gibi kanal değiştiremezsiniz. Burada kararları ben veririm." diyecek kadar da atarlı bir ablamızdı. Tekrar saygıları sunarım o ayrı. Ancak tüm bunların sonunda, tekrardan gayet uzuuun bir You Will Never Know uyarlamasıyla da konseri bitirecek kadar şirin bir insan evladıydı kendisi.

Kısaca biz onu çok sevdik. O da bizi sevmiştir umarım ki, konserde bir iki tanesini çaldığı yeni şarkılarının olduğu yeni albümüyle birlikte tekrardan buralarda görme şansını bulabilelim.

İmza: Seni seven Bir Baba Indie