29 Ocak 2011 Cumartesi

Storm Corrosion


Daha önceden duyurduğumuz Steven Wilson, Mikael Akerfeldt ve Mike Portnoy iş birliğinde çıkacak orgazmik projenin ilk albüm adı ortaya çıkmış efendim.İlk albüm adı Storm Corrosion olarak belirlenmiş. Ulan bir grup adı bulamadan, albüm çıkarmakta neyin nesidir, proje deyip deyip duruyoruz, ayıptır.. İnsaf edin..

Albüm hakkında Steven Wilson röportajı;
http://www.roadrunnerrecords.com/blabbermouth.net/news.aspx?mode=Article&newsitemID=148615

Ortaya çıkacak müziği şimdilik hayal edemiyorum ancak, aklıma takılan bir soru var. Bu grubun solisti kim olacak?


+24 geldi, dertler sona erdi!

Evet! Yeni yürürlüğe giren o ''güzelim'' yönetmelik gereği artık çoğu mekan +24 yaş uygulamasına başlıyor, hatta başladı bile.

Kimi mekan sponsorluk anlaşmalarını feshediyor, kimisi +24 ibaresiyle etkinliklerine devam ediyor. İlk açıklamayı yapan mekan olan Babylon da dedi ki;


Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun hazırladığı, 07.01.2011 tarih ve 27808 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik henüz açığa kavuşturulmamış bazı detaylar içeriyor. Bu durumdan Babylon işletmesinin ve etkinliklerimize destek veren iş ortaklarımızın olumsuz etkilenmemesi için bazı önlemler almak zorunda kaldık. Bu bağlamda, yönetmelik uygulamaları netleşinceye kadar alkollü içecek markalarının destek verdiği etkinliklerde Babylon'a yalnızca 24 yaş ve üzerindeki takipçilerimizi alabileceğiz. Uygulama 28 Ocak Cuma akşamı Oldies But Goldies partisiyle başlayacak. Elimizde olmayan nedenlerden dolayı gerçekleştirmek zorunda kaldığımız bu uygulama için 24 yaş altındaki takipçilerimizle üzüntümüzü paylaşıyor, bizi anlayışla karşılamalarını rica ediyoruz.
24 yaş uygulaması hangi etkinliklerde geçerli?
Uygulama sadece alkollü içecek markalarının destek verdiği etkinlikler için geçerli. Bu etkinlikler tüm poster, flyer ve web/sosyal medya mecralarımızda 24+ ibaresiyle duyurulacaktır. Diğer etkinliklerde ise 18 yaşını doldurmuş olmak yeterlidir.
24 yaşındayım, uygulamadan etkilenir miyim?
24+ ibareli etkinliklerde, etkinlik tarihi itibariyle 24 yaşını doldurmuş olan herkes etkinliğe katılabilir. 
24 yaşından küçüğüm, daha önce satın almış olduğum bilet(ler) ne olacak?
24+ ibaresiyle açıklanacak etkinliklere bilet almış olanlar, etkinlik tarihi itibariyle 24 yaşını doldurmamış olacaklarsa biletlerini iade edebilir veya değiştirebilirler. 


Devamı...


Her gün, farklı bir özgürlük kısıtlayıcı haberle sarsıldığımız şu günlerde sıklıkla, elimizde (tabiki) ''çayımız, çorbamız, üzüm suyumuz'', içten içten ''Tehlikenin Farkında mısınız?'' diye mırıldanıp duruyoruz sanırım... Bu gidişat nerelere doğru gider, düşünmek dahi istemiyorum artık!

28 Ocak 2011 Cuma

Salon Abluka altındaydı, Büyük Ev de oradaydı...

26 Ocak Çarşamba gecesi IKSV Salon'da şu ana kadar basılı bir albümü bulunmayan, gizemli duruşlarının aksine bir o kadar da popülariteye sahip olan bir grup sahne aldı. Son günlerin çok konuşulan grubu Büyük Ev Ablukada...

Konser biletleri fazladan çıkarılan biletlere rağmen konser öncesinde tükenmişti. Kağıt üzerinde bakıldığında albümsüz bir Türk grubunun biletleri konser başlamadan bitirmesi, hakikaten takdire şayan bir olaydır. Ancak mevzu Büyük Ev Abluka ismi altında müzik yapan ''genç kızlaırın sevgilisi'' konumundaki bu adamlarsa iş değişiyor haliyle. İçerisinde (bilenler için söylüyorum) Canavar Banavar, Balon Suyladolar, Gelicem Nerdesin, Baksen Oyalama gibi popüler isimleri barındıran bir grubun, konserleri için insan toplamasına da hiç bir sebep yok. Bunu da konsere gelen en büyük kitlenin 18-22 yaş arası genç hanımlarımızın olmasıyla ayrıca teyit etmiş olduk.

Konsere gelmeden önce, tuvalete gidiş yoluyla kesişen vestiyerlerin, konserin başlamasına dakikalar kala açılmasıyla, zaten mevcut olan keşmekeşliği daha da arttırdığını söylemek isterim. Daha önceden de Salon:'da konser izlemiş bir adam olarak, bu kez neden böyle bir kargaşa oldu pek anlam veremedim.

Konsere gelecek olursak... Grup, o herkesin sevdiği çift akustik gitar/vokal versiyonlu haliyle çaldığı 2 parçayla konsere başladı. Ancak bu sefer de gürültü faktörü araya girdi ve -bilindiği için anlaşılabilen- şarkılardan pek tat, tuz alınamadı şahsen. Akabinde grubun geri kalanları da sahnedeki yerlerini aldılar ve akustik halleriyle sevdiğimiz parçaların ''grup versiyonlarını'' çalmaya başladılar. Özellikle grubun ''hit'' şarkılarında herkes ''eller, kollar, bacaklar'' eşliğinde gayet dans etti, eğlendi. Ancak ben, bazı uyarlamaları beğenmiş olmama rağmen, daha samimi olan ''o'' hallerini duymayı yeğlerdim diyebilirim. Akustik kafasının çok daha farklı olacağına inanan biri olarak, ''Büyük Ev Ablukada konserlerde nasıl takılsın?'' tarzı bir anket gelseydi karşıma, cevabını da düşünmeden ''akustik'' olarak yapıştırırdım sanırım.

Bir de son olarak eklemeden edemeyeceğim. Özellikle son zamanların trendi ''popüler olmayan şeylerin bir anda popüler olması'' mevzusu sizce de artık sıkıcı olmaya başlamadı mı?

Azalarak bitmesi dileğiyle...

27 Ocak 2011 Perşembe

God Is An Astronaut Konseri Biletleri


God is An Astronaut'un İstanbul, Ankara ve İzmir'de konser vereceği mekanlar belli oldu. Daha önce Barışa Rock ve Jolly Joker Balans'ta izlediğimiz grup bu sefer farklı bir mekanda karşımıza çıkacak. Özellikle JJ Balans Performansında seyirciler çok fazla şikayet gelmişti. 


Konser için belirlenen tarih ve mekanlar ise şöyle;


9 Mart | Romeo Juliet, Istanbul (web) - Biletix
10 Mart | Noxx, İzmir (web) - Biletix
11 Mart | 312 Concept, Ankara - Biletix

Facebook Event

Giora Feidman

Geçen aylarda çok çok etkilendiğim, O ano em que meus pais sairam de ferias (The years my parents went on vacation) adlı filmi izledim. Filmi çok beğendim ama müziklerini ayrı bir beğenmiştim. Hatta o kadar beğenmiştim ki filmden sonra müzikleri hakkında interaktif bir sözlüğe şöyle bir entry yazmıştım;

"bu filmin müzikleri hakkında bir kaç şey demek istiyorum; ben boş zamanlarımda yeni müzisyenler, gruplar , sesler ararım.çok zevkli bir uğraştır benim için yeni sesler aramak. aslında yeni sesler ararken,aradığım şey hayatla bağlarımı koparacak, o eşsiz notalara ulaşmaktır. öyle bir müziktir ki aradığım, sevgili gibidir aslında, dinlediğimde kalp atışlarımı hızlandıracak ve yüzümde anlamsız bir gülümseyiş bırakacak ..

o eşsiz notaları ararken çok durakta durdum. çok farklı şeyler dinledim. nefret ettiğim şeyler bile müzikal anlamda bana çok şey kazandırdı.çok güzel bir süreçti.

artık bitti. bu filmle beraber 'hayalini kurduğum' notaları da buldum. artık dahasını istemiyorum. zaten hiç bir şey bu notalar gibi olmayacaktır.

öyle bir müzik ki, dinlerken heycanlanıyorum, gülümsüyorum. arsız bir zevk alıyorum bu notaları dinlerken. yaşadığım her an farklı bir boyuta geçiveriyor. bu notalarla müzik denen 'şey' artık farklı bir anlam içeriyor. "


Evet, filmin müzikleri beni o kadar etkilemişti ki, "müzik budur lan" demiştim ki halen de benzer düşünceleri içerisindeyim. Sonrasında sürekli bu notaları filmin web sitesinden dinlemeye koyuldum çünkü filmin soundtrack'i çıkmamıştı. Dolayısıyla el mahkum dinledim.Sonrasından gecelerden bir gün, kendime şu soruyu sordum; ''Bu müzikleri yapan müzisyen kim?'' ve o gece aydınlandım..

O güzel müzisyenin adı Giore Feidman'dı. Dünyaca ünlü Brezilyalı klarnet ustası.. Feidman hakkında yorumlara bakındığımda, bunca zaman dinlemediğime çok dertlendim aslında dolaylı olarak dinlediğimide öğrenmiş oldum çünkü Ahmet Telli'nin şiir albümlerini dinlemiş olanlar, aslında Feidman'ı da dinlemiş oldular.

Bu adamın yaptığı işler hakkında ahkam kesmek ya da kategorizasyona gitmek beni çok aşar, sadece blogun içerisinde Feidman adı geçsin istedim.

Filmin web sitesi malesef kapanmış. Çok fena küfür ettim.

Very Truly Yours

"Gıy gıy" müzik severler oralarda mısınız? Oradaysanız bu grup tam da size göre, tam da sizin aradığınız notalar... "gıyyy gıyyy"

Son zamanlarda indie hakkında yapılan en klişe yorum bu. Adam/kadın hem indie dinlemez, dinleyemez, hem de bu tip saçma sapan yorumlardan bol bol yapar. Tabi bunda gözlüklü abla ve abilerimizin yadsınamaz yeri de var ama neyse, hataya düşmeyelim..

Şimdi gıy gıy dedim ya, az da olsa bir şeyler oluştu sanırım kafanızda.. Nasıl bir şey dinleyeceğinizi az buçuk tahmin edebiliyorsunuzdur.

Evet, Very Truly Yours tam da bu 'gıy gıy' olarak adlandırdığım müzik türünü yapıyor. Sakin, kırılgan ama hayatınızın içine etmeyen, akşam üzeri güneş batarken ya da dalıp gittiğinizde dinleyebileceğiniz güzel notalar.. Düzenlemeler o kadar naif ki enstrümanların seslerini açmaya korkuyolar gibi grup elemanları. Tam bu dinginliği ve gıy gıylığı tamamlayan vokal performansı.. Birbirini tamamlayan şarkılar ve Dear adlı güzel şarkıları... Last Fm'de en çok dinlediğim şarkılardan biri Dear, gıy gıyların en güzeli gözümde...

Dinlemeniz, önerilir..


24 Ocak 2011 Pazartesi

Black Moth Super Rainbow


Şimdi size kısa ve öz bir müzik grubu tanıtıcam. 

BUNLARIN ALAYI DELİ!

Yeteri kadar açıklayıcı olduğuna inanıyorum. Psychedelic, Elektronik harmanıyla alır götürür başka diyarlara. Amerikalılar. 

Tamam daha fazla bilgi kimseye yarar sağlamaz.

Tercihinizi yapın!


ben müziği seçtim. 





İhanet?


Rutin şeyler arasında kaybolup duruyoruz sürekli. Sonra çıkış yolları arıyoruz. Bazen buluyoruz. Bazen bulamıyoruz. Bir şekilde geçip, gidiyor zaman. Bu kaos içerisinde sürekli müziğe ihanet ediyoruz. Bilerek yapmıyoruz. Bizde böyle olmasını istemiyoruz ama sürekli ihanet içinde oluyoruz. 

Bir işe giriyorsun bütün gününe ambargo konuyor. Çalıştığın parayı ekipmana harcama planı yapıyorsun önüne kredi kartı ekstreleri, faturalar geliyor. Birine aşık oluyorsun tüm zihnine ambargo koyuyor. Başka bir şey düşünemez oluyorsun. 

Ben sanatçıların duygularını en iyi ifade edebilen insanlar olduğuna inanıyorum. Duygusal olarak çözemedikleri şeyleri uğraştıkları sanatlara yansıtarak hayat veriyorlar. Bundan daha orjinal bir şey olabilir mi? Sadece aşk olarak bakmıyorum olaya. Her türlü duygu karmaşısının bir yansımasıdır sanat ve sanatçılarda değerli insanlardır. Hiç biri sıradan yaşamıyor hayatı. Tam olarak kilitlenen noktada burası. Tüm duyguların deşarj olma şekli başkadır. Eğer zıt bir karakter sizi beslemiyorsa o sanat ile uğraşan kişinin bütün sanatsal faaliyetlerini sekteye uğratabilir. Sonra ise ihanet başlar. 

Peki affedilebilir mi? 

Bana göre evet. Çünkü; sanat ölene kadar yanımızda olacaktır kuşkusuz. Zira her ihanetin ardından hedeften biraz daha uzaklaşacağına inanıyorum. Bu istem dışı ihanetlerin varacağı noktayı da gerçekten merak ediyorum.

Mogwai'den Yeni Bir Şarkı Daha: "Hasenheide"

Bu yıl güzel başladı. Mogwai albümden iki yeni şarkı yayınladı. "Rano Pano" videosu zaten piyasaya çıkmıştı. (Video'yu İzle)... Hardcore Will Never Die But You Will'den diğer şarkı ise "Hasenheide" ise en az Rano Pano kadar etkileyici. 

Diğer şarkıları merakla bekliyoruz. Bu sefer baya agresif bir sound bizi bekliyor sanırım. 

Beklemeye devam ederken şimdilik bu iki güzel şarkının tadını çıkartalım.

23 Ocak 2011 Pazar

Film Noir


Resme bakınca kızların harıl harıl download etmeye meyledeceğini düşündüm bir anda. (Bunalti'da var/ bu iyiliğimi unutmayın/ asl, nbr?)

Brezilya'da topçu, İsveç'te müzisyen, Ukrayna'da .. Neyse konuya dönelim. Indie, Post Rock yapan bu güzel gruplarına Film Noir ismini vermişler. Muhtemelen Yunanlı Film Noir'den bi haberler. 

Ilolinna ismini verdikleri 10 şarkıdan oluşan bir albümleri var. Vokalli Post Rock denen hadise için güzel bir grup. Clean - Delay gitarlar oldukça iyi yansıtılmış. Albüme ismini verdikleri Ilolinna ise güzel şarkı gerçekten. 

Elinizin altında dursun, güzel grup.





A Troop of Echoes


Amerikalılar Post Rock'ı sevmiş olmalı. Bizim New England eyaletinin hemen aşağısında Rhode Island var hani... Bilmiyorum deme?.. Bende bilmiyordum yeni öğrendim. Orada bir yerde işte önemli değil.

Post Rock'ı başka şeylerle harmanlayınca daha güzel oluyor. Progresif-Post Rock buna en güzel örnektir. A Troop of Echoes ise Post Rock'a Jazz katmışlar. Yeni bir şey değil elbette. Jagga Jazzist var hatırladığımız. A Troop of Echoes'de bir önceki gönderideki Sky Architects gibi debut albümlerini piyasa sürdüler. İnternette haklarında çok fazla bilgi yok. Siteleri açılmıyor. 

A Troop of Echoes; Saksafonu Jazz'dan ötürü dominant enstrüman olarak kullanmışlar. Tüm şarkılarda ağırlığı hissediliyor. Twitter'larında şöyle yazıyor. "high-energy song-based experimental instrumental dance rock!!!"... Kasvetlere sürüklemeyecekler bizi. Albümdeki Golden Gears bu tanıma en çok uyan şarkı. 

"Days in Automotion" debut albümlerinde 9 adet şarkı var. Dinleyin, birazda post rock ile neşelenin!

Sky Architects


Şimdi sizi bir sentez yaptıracağım. Bunu severek yapmanız tavsiye edilir. Danimarka'dayız hava gerçekten soğuk. Müstakil, bahçe içinde bir evdeyiz. Şömineden odun seslerinin çıtırtısı geliyor. Kapşonlu, yün hırkamız üzerimizde güzel bir hafta sonunu yaşıyoruz. Evin batıya bakan kısmından davul sesleri geliyor. Uzaktan Orri Páll Dýrason (Sigur Ros'un davulcusu) bize sesleniyor. Hemen arkasından ise God is An Astronaut ambiansı... 

Sesler okyanus ötesinden gelmiyor. Danimarka'nın doğusunda, Aarhus'dayız. Yeni tanıştığım Sky Architects ile sizleri tanıştırayım.

70'lerin progresif rock gruplarına yer yer göndermeler var. King Crimson'dan 65daysofstatic arası etkileşimleri olduklarını söyleyebilirim. Kendi içlerinde tam olarak tanımlayamadıklarını düşündüğüm bir sinerjiden bahsediyorlar. Bu üstü kapalı sinerji ilerleyen dönemlerde ortaya çıktıkça bu grubu ya kalıcı bir iz bıraktıracak konuma getirecek ya da o kaosun içerisinde kaybolmasına sebep olacak.

"The Reflections" adını verdikleri EP'leri 5 şarkıdan oluşuyor. Reflections (Intro), This Day On Our Side, These Walls, Cave In ve Burst... 

Güzel grup özetle. Tavsiye ederim.

Beğenirseniz ala!

Myspace | Official Page


Düzeltme: Sky Architect adında bir de Hollandalı grup varmış. Progressive Rock grubu. Sadece bir EP leri var. 

22 Ocak 2011 Cumartesi

Air France


İsveçli olası geliyor insanın. Var suyunda, havasında bir keramet. Adamlar en az çingeneler kadar başarılılar Müzik denen şey konusunda.

Grooveshark'ta rastgele dinlerken rastladım. İnternet üzerinden çok detaylı bilgilerine ulaşamadım. Buna tembellik demek biraz daha doğru olabilir tabi ama o konuya hiç girmeyelim. 2006 yılında "On Trade Winds" 2008 yılında da "No Way Down" albümlerini piyasa sürmüşler ki bu son albümleri ile listeleri zorlamış İsveçli abilerimiz.

Joel Karlsson ve Henrik Markstedt ikilisi bize seveceğimiz deneysel çizgide pop, elektronica tınılar hediye ediyor. Velhasıl kelam uzun lafın kısası için;


Myspace için tıklayıverGrooveshark için tıklayıver | Youtube için tıklayıver

21 Ocak 2011 Cuma

Mogwai'den yeni video geldi!

Mogwai yeni albümü Hardcore Will Never Die But You Will'den ilk video Rano Pano'ya geldi!

Merakla izliyoruz...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Coachella 2011 line-up'ı belli oldu!


Her sene ibretlik line-up'ıyla ağız sulandıran festival Coachella, 2011 yılı kadrosunu açıkladı! Daha önceden tarihlerini 15/16/17 Nisan olarak belirleyen festivalde, geçtiğimiz sene içerisinde adı sıklıkla zikredilen neredeyse tüm gruplar yer alıyor.

Şuradaki gruplardan sadece 3'ünü 5'ini bile aynı anda ülkede görmek ne kadar heyecan verici olurdu. Değil mi?

18 Ocak 2011 Salı

The Strokes'dan yeni albüm

Amerikalı grup The Strokes, 2006 yılında yayımladığı son albümü First Impressions Of Earth'ün üstünden geçen 5 senenin ardından, önümüzde Mart ayında çıkarmayı planladıkları 4. stüdyo albümlerinin kayıtlarının bittiğini açıkladı.

Kayıtları biten bu yeni albümle birlikte grup, 12 Mart tarihinden itibaren, ilk durak Las Vegas olmak üzere turlamaya da başlayacak.


12.03 Las Vegas, NV - The Chelsea @ The Cosmopolitan
16.07 Lisbon, Portugal - Super Bock Super Rock
14-17.07 Benicassim, Spain - Benicassim Festival
13.08 Tokyo, Japan - Summer Sonic
14.08 Osaka, Japan - Summer Sonic

17 Ocak 2011 Pazartesi

The Soldier Thread

Kısaca; dört adam, bir hatundan oluşup, Texas Austin'de bir araya gelerek, 2007 yılından beri Indie Pop, Indie Rock, Post Rock arasında bir yerlerde müzik yapan bir gruptur The Soldier Thread.

2009'da Shapes adındaki albümleriyle dikkatlerimizi çekmeyi başaran bu gençler, 2010 yılında yayımladıkları In Shades albümleriyle bu dikkat çekmenin hiç de boşuna olmadığını kanıtlamış oldular. Bu iki uzunçaların dışında ayrıca 2 adet de mini albüme sahipler.

Yaptıkları müzik türü açısından tam bir sınıflandırılmaya gidilemese de Indie ailesinden Pop, Rock ve yer yer de Post Rock saflarında olduğunu söyleyebiliriz. Yaptıkları müziği etiketleyip, daha iyi bir şekilde anlatmak istersek;

- Hoş sesli bir bayan vokal
- Elektronik alt yapılar üzerine yaylıların kullanımı.
- Yer yer dingin, yer yer ateşleyici melodiler gibi şeyler söyleyebiliriz ya da direkt şu 2 parçayı dinleyip, kendi yorumunuzu kendiniz yaparsınız. Size kalmış. :)




http://www.myspace.com/thesoldierthread
http://twitter.com/#!/SoldierThread
http://www.thesoldierthread.com

15 Ocak 2011 Cumartesi

Nublu diyor ki: ''Plağını kap gel!''

Kendi içinde özerk bir şekilde Babylon bünyesinde yer alan Nublu'da son zamanlarda düzenli bir şekilde yapılmaya başlanan bir ''Plak Pazarı''  mevzusu var. İşte onlardan biri de 15 Ocak Cumartesi yani saat itibariyle bugün, 13:00 ile 18:00 arasında gerçekleşecek.

İsteyen kendi plağını kapıp, giderek satabileceği gibi, isteyen de İstanbul'un bir çok plak satıcısının yer alacağı bu hadisede ücretsiz bir şekilde faydalanabilecek. Ayrıca etkinliğe bu hafta; Deform, Vintage Records, Plakhane, İlgi Plak, Aisha Records, Dip Sahaf, Nublu Records, Plak Devi, Zoltan Records, Kurgu Sahaf katılacak.

Bundan sonra her ayın bir cumartesi günü konuk bir dj ile gerçekleşecek olan Plak Pazarı'nda bu hafta saat 15:00 itibariyle ''konuk dj'' olarak Mehmet Tez var.

Meraklılarının ilgisine ve bilgisine...

Facebook Event

9 Ocak 2011 Pazar

VİDEO | 123 yeni albümün ilk klibi: The Grass

123, geçtiğimiz günlerde tanıtım konserini yaptığı yeni albümü Arve'den ilk klibini The Grass'a çekti.

Yeni albümün satışta olacağı ilk konseri geçtiğimiz Cuma günü Nublu'da gerçekleştiren 123'ün izleyenleri ile bir dahaki buluşması;

21 Ocak Cuma @ Peyote

http://www.123theband.com
http://www.myspace.com/123fromistanbul

7 Ocak 2011 Cuma

Büyük Ev Ablukada

Son birkaç aydır bu ''gizli'' adamların isimleri büyük büyük vuruyor suratımıza. ''Arkadaş ortamında evde takılıyoruz'' tavrıyla kimi zaman bir Bülent Ortaçgil, kimi zaman da -biraz da abartırsak- Kings of Convenience oluyorlar. Bu rahatlığın yanına bir de "kafalarına göre" sözler ekleyin... Alın size Büyük Ev Ablukada!

Bugüne kadar Last Fm ya da Myspace vasıtasıyla şarkılarına ulaşılan grup, sonunda web sitesini de harekete geçirdi ve bununla birlikte 26 Aralık'ta Canavar Banavar ve Afordisman Salihins olarak verdikleri Çıplak Ayaklar Kumpanyası “Ay şuram ağrıyo” konserinin kayıtlarını da takipçileriyle paylaştı. İşte bu kayıtları ''yolda da dinleyin'' diyen grubun web sitesine ise buradan ulaşabilirsiniz.

İlk konserini geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde gerçekleşen ''Grizine Night Vol.1'' etkinliğinde Ghetto'da veren grubun önünde 3 adet etkinlik gözüküyor. Şöyle ki;

7 Ocak Cuma - Peyote




5 Ocak 2011 Çarşamba

HAFTANIN ŞARKISI | Warpaint - Shadows

4 tane birbirinden hoş, alımlı bayandan oluşan deneysel, saykodelik işlerle uğraşan bir topluluk Warpaint. 2010 Ekim ayında yayımladıkları The Fool adında bir de uzunçalara sahipler. Gayet haklı olarak, yeni yeni baya da ilgi görmeye başladılar sanki...

Grubu popüler yapan birkaç sebep var. Bunlardan biri Shannyn Sossamon'ın grubun ilk kurulum aşaması içerisinde yer almasıydı ki bu ablayı 40 Days and 40 Nights, A Knights Tale, The Holiday, The Rules of Attraction gibi bir çok filmden hatırlayabilirsiniz. Bir diğer sebep ise Red Hot Chili Peppers'ın eski gitaristi John Frusciante'nin grubun kayıtlarında miksaj ve mastering işlemlerini yapmasıydı. İşte bu sebeplerle bile grup gayet de ilgi çekici bir şekilde karşımızda duruyor.

Bu hafta, genel olarak ''dinlenmesi şiddetle tavsiye edilen'' bir albüm olan The Fool'dan haftanın şarkısı olarak paylaşılacak şarkı ise Shadows...

Bu arada... Bu sene ülkemizde yer alan birçok mekanın sahnesine ''hem göze hem kulağa hitap eden'' bu ablalar sizce de yakışmaz mı?

Sizi parçayla baş başa bırakmadan önce grupla tanışma fırsatını sağlayan İssi'ciğime de öptüm, kib, bye demek istiyorum.

XOXO



http://www.myspace.com/worldwartour

2 Ocak 2011 Pazar

''Yılın en iyi albümü hangisi?'' diye sormuştuk...

Çoğumuz gibi 2010'u gayet yorgun bir şekilde geride bırakıp, yeni yeni kendimize geldiğimiz şu günlerde, şöyle bir an durup geriye doğru baktığımızda gayet dolu dolu bir etkinlik takviminden geçtiğimizi görüyoruz. Bu bile bizi önümüzdeki günler için heyecanlandırmaya yetiyor.

Geçtiğimiz yıl sıklıkla dinlediğimiz, baksettiğimiz albümlerden 13 tanesi arasında yaptığımız ''Yılın en iyi albümü hangisi?'' sorusu karşılığında 57 kişiden aldığımız -ölçüt kabul edilemeyecek- sonuçlara göre; Kasım 2009'da ülkemize gelerek gönül telimizi titreten biricik grubumuz Midlake,The Courage of Others albümüyle 14 oy alarak, ilk sırayı göğüslemeyi başardı. Akabinde ise yine geçtiğimiz Temmuz ayı içerisinde ülkemizi ziyaret eden Massive Attack, anket bitimine yakın yaptığı güzel atakla 13 oy toplayarak, 2.'liği Heligoland albümüyle kaptı. Son yılların en başarılı gruplarından, Followill biraderler a.k.a Kings Of Leon, beşinci stüdyo albümleri olan Come Around Sundown ile 11 oy toplayarak 3. sıradaki yerini aldı.

Kalan oylar ise şu şekilde sıralandı;

Arcade Fire - The Suburbs9 (15%)
Belle & Sebastian - Write About Love | 9 (15%)
The National - High Violet | 9 (15%)
Crystal Castles - Crystal Castles  7 (12:%)
These New Puritans - Hidden | 6 (10%)
MGMT - Congratulations | 4 (7%)
Röyksopp - Senior | 4 (7%)
Liars - Sisterworld | 3 (5%)
Antony & The Johnsons - Swanlights1 (1%)
Klaxons - Surfing The Void | 2 (3%)