29 Aralık 2011 Perşembe

Ve Cat Power 9 Şubat'ta Garaj İstanbul'da!

Son zamanlarda adını sık anmaya başladığımız Chan Marshall nam-ı diğer Cat Power'ın, Avea Escape To Music Konserleri kapsamında, 9 Şubat gecesi Garaj İstanbul sahnesinde yer alacağı açıklandı.

Yeni albümünün çıkacağı 2012 yılında ülkemize de uğrayarak güzel bir combo yapan Cat Power, geçtiğimiz günlerde bir de yıl başı hediyesi paylaşmıştı..

26 Aralık 2011 Pazartesi

Seksi klip tüketmek: "Warpaint - Elephants"

Yeterince kötü günler geçiriyorum bu aralar, gri günler, sıkıntılı... Bir ilişkinin ardından ne yaşanıyorsa, nasıl hissediliyorsa aynen öyle, belki daha fazlası. Arada bazı şeyler oluyor gülmek için ve işte o ara nefes alabiliyorum. 

Bu hafta içerisinde nefes alabildiğim ender zamanlardan biriydi bu şarkıyla karşılaştığım an. İnanılmaz bir intro, sadece gitardan gelen saykodelik tınılar. Sınırları zorlayan... -Nefes almayı bırak şimdi, kendine gel-


Şarkıyı anlatmayacağım ama saykodelik indie diye kategorilendirebilirim. Asıl derdim klip benim.


Hayatımda böylesine seksi bir klip izlemedim ben, uzun zaman da izleyeceğimi  düşünmüyorum. Klibi izlediğim ilk anda 'angus' gibi ekrana takılı kaldım. Sonra tekrar izledim, sonra tekrar ve tekrar... Herhalde hiç mp3'ünü aramadan, sadece klibini izleyerek bir şarkıyı hiç tüketmemiştim. Daha doğrusu hayatımda hiç klip tüketmemiştim ben. Klip tüketmek ne ki?


Roland Barthes'ın kulakları çınlasın ki seksi olma durumu nedense sadece kadın çıplaklığı üzerinden yorumlanır bu evrende. Ne kadar çıplaklık, o kadar seksi olma... Çok azdır bu durumu kıran, bu algıyı kıran 'şeyler'. Bir de hamur yoğuran kaslı erkekler...




Bu klipte o algıyı kıran nadide eserlerden. Nü olmadan, buram buram seksi olmak. Çok da basit aslında klibin kurgusu. 3 kadın var ve enstrümanlarını çalıyorlar, hepsi bu.


Seksi olmak bu kadar basit mi?


Bassçı yavaşça sağa sola sallanıyor. Kostümü meleği andırıyor, kremler içerisinde. Gözleri kapalı, kendinden geçmiş. Tüm vücudu istemsiz şarkıya ayak uydurmaya çabası içerisinde. Şuursuzluk ne seksisin sen...


Kendinden geçmiş bir kadın daha, gitar çalıyor. Neredeyse kımıldamıyor, şarkıya verdiği bir tepki yok gibi klip boyunca. Bazen sallıyor işte kendini ama seksi. Anlamlandıramadığım seksilik, hipnotize eden seksilik..


Kamera melodinin aksine sükunet içerisinde. Yavaşça hareket etmekte- doğru tabiri mi kullandım acaba?- Fena bir tezat var aslında. Kamera yavaş, bedenlerin hareketleri yavaş ancak şarkının metronomu yeterince hızlı. 


Bu zıtlık mıdır seksi olma durumunu yaratan?


Bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Sadece hipnotize eden seksilik hakkında bir post yazmak istedim. Olmadı sanırım ama siz yine de izleyin bence. Derdim de bu zaten.


Edit: Bu post'a cinsiyetçi diye geçirmeyin sayın okuyucular. Kadın bedeni üzerinden anlatmaya çalışmışsın seksiliği demeyin sayın okuyucular. Yapmayın lütfen, yok öyle bir meramım.



25 Aralık 2011 Pazar

The Maccabees'ten de bir "Christmas" hediyesi!

Bir "Christmas" hediyesi de bu ay başı Babylon'da sahne alan İngiliz The Maccabees'ten geldi.

Grup, 9 Ocak 2012 tarihinde çıkacak olan yeni albümleri Given To The Wild içerisinde yer alacak Feel To Follow'a da bir klip çekti.

The XX'den yeni şarkı: "Open Eyes"


The XX, geçtiğimiz aylarda yeni albümüyle ilgili çalışmalara başladıklarını ve 2012 yazından önce piyasaya sürmeyi planladıklarına dair bazı detayları bizlere açıklamıştı.

İşte bu yeni albümde bulunacak "Open Eyes" adlı şarkıyı isterseniz şuradan indirerek de dinleyebiliyorsunuz.

24 Aralık 2011 Cumartesi

VİDEO | Cat Power - King Rides By


Çok özlemiştik onu... Bu sebepten geçtiğimiz günlerde "Cat Power New Song" olarak geçen şarkılardan bir demet yapıp sunmuştuk size. Bunun üzerine de 24 Aralık'ta yeni bir video paylaşacağını duyurup, sevindirmişti bizi Cat Power.

Bu sabah itibariyle ünlü boksör Manny Pacquiao'nun da klibinde yer aldığı King Rides By adlı parçayı yıl başı hediyesi olarak bizlerle paylaştılar.

Canım canııım...

21 Aralık 2011 Çarşamba

The Soldier Thread'den yeni parça...

Pek bilinmeyen ama "keşke biraz daha bilinse" dediğimiz Teksaslı Indie dörtlüsü The Soldier Thread, Ocak 2012'de çıkartacağı yeni EP'sinden bir parça paylaştı.

31 Ocak 2012 tarihinde yayımlanacağı açıklanan EP'den ilk paylaşılan single ise Pretty Bones oldu.

www.facebook.com/thesoldierthread
twitter.com/#!/SoldierThread
http://www.thesoldierthread.com

20 Aralık 2011 Salı

Ane Brun - To Let Myself Go / "Long Way from Home"

2010 yılının son aylarında, ülkemize gelen yabancı müzisyenlerin İstanbul'un muhtelif yerlerinde gayet samimi bir şekilde sergiledikleri akustik performanslarını kaydederek başlayan Long Way from Home serisi, Kasım ayı içerisinde ülkemizde Salon İKSV'de sahne alan Ane Brun ile devam ediyor.

Sıradaki isim ise Milow...

vimeo.com/longwayfromhome






14 Aralık 2011 Çarşamba

VİDEO | Lana Del Rey - Born To Die

Lana Del Rey geçtiğimiz günlerde paylaştığı yeni şarkısı Born To Die'ın resmi videosu ile tekrardan karşımızda.

Dumanı üstünde video için sizi hemen aşağı alalım...

Storm Corrosion'dan son gelişmeler...

İki süpersonik insan Steven Wilson ve Mikael Akerfeldt'in meraklar içerisinde takip ettiğimiz yeni oluşumları Storm Corrosion'dan gelen bazı bilgileri hemen güncelleyelim dedik.

Öncelikle geçtiğimiz ay albümün Nisan 2012'de paylaşılacağı haberi sızmıştı ortamlara. Hemen akabinde ise "Acaba Mike Portnoy mu çalacak albümde?" tarzı soruların cevabı olacak bir haber daha geldi az evvel. Porcupine Tree, King CrimsonOSI gibi Progressive Rock gruplarından hatırlanacak olan baterist Gavin Harrison'ın bu yeni oluşumun davullarını üstleneceği haberiydi bu.

Wilson'ın kankası olması sebebiyle aslında pek de şaşırtıcı bir yanı olmayan bu haber, yine de bizlerin heyecanlanmasına maalesef engel olamıyor.

Çok seviyoruz! ♥




Su olmadan çorba yapılabilir mi?


Sabah kahvaltı ederken günlerce kafamı kurcalayan şeylerin son satırlarını kafamda yazdım. Evden çıkmadan önce bu düşündüklerimi nasıl yazacağımı bilmiyorum; fakat mutlaka yazmam gerekir diye kendi kendime telkinde bulundum. 

Her geçen günün ardından yaşanan, var olduğumuz dünyada sürdürülebilir yaşantımızı sağlamak için harcadığımız maddi ve manevi gücün ardından geriye kalanlarla, açlıktan gebermek üzere olan hayallerimize yemek yapmak için mücadele ediyoruz. Su olmadan çorba yapılabilir mi?

Progressive Rock bu düşüncelerimin kaynağının ta kendisidir. Türkiye'de neden kendine özgün haliyle yeni bir Opeth, King Crimson vs. gibi bir grup türemiyor. Yanlış anlaşılmasın. Opeth veya King Crimson benzeri bir gruptan bahsetmiyorum. Kendi başına dünyada saygınlık kazanan bir gruptan, oluşumdan bahsediyorum. 

Türkiye'de şu an aktif olarak müzik yapan insanlar nedenini bilmiyorum ama olabildiğince ürettikleri eserleri basit varyasyonlarla, iyi/kötü sözlerle ve bütün güzelliği şarkının sonunda atılan gitar solosuna yükleyerek, belki de bütün şarkıya hakim ana melodiyle sonlandırarak tüm üretkenliklerini sınırlandırıp, belli başlı ve herkes tarafından bilinen rutin tekrarla sunmalarını doğru bulmuyorum. Tabi buna etki eden insanın yaratılışından ölümüne kadar geçen sürede sahip olduğu az ya da çok ego ve başarısız olma kaygısının, başlangıçta yapılan iyi bir işin ardından bu müzisyen kişilere yüklenen "başarılı insan" misyonu da tüm bu düşüncelere etken oluşturuyor. 

Geçmişte yedi dakikayı aşan bir şarkıyı kayıt etmek istediğimizde, tonmaister'ın bunu çok fazla bulması, herhangi bir prodüktörle çalıştığımızda bunun kesin törpüleneceğini söylemesi hala aklımdadır. Türkiye'de neden Steven Wilson'lar yok hayret ediyorum. Sadece müzik değil, hayatın herhangi bir alanında dahi sadece popülist yaklaşımların baz alındığını, daha çok kazanma, daha çok tanınma adına ortaya atılan iyi fikirlerin daha olgunluk aşamasında, anne karnından kürtajla alınması canilikten başka bir şey değildir.

Daha önceki yazılarımda da bahsettim. Türkiye'de müzik yapan insanlarda gözlemlediğim çok ciddi bir sorun var. Zengin bir kızın, giymediği kıyafetlerini fakir bir kıza vermesi sonucu oluşan saçma sapan bir mutlulukla aynıdır bu sorun. Biz müzisyenlerin veya müzisyen olma çabasında olan herkesin örnek aldığımız insanları, örnek alınacak insan sıfatından öteye taşıyarak tanrılaştırmamız, bizleri ileriye götürmek yerine sürekli geriye götürecektir. Buna örnek olarak geçmişte internet üzerinden tanıştığım ve kendini Satriani'nin Türkiye şubesi olduğunu iddia eden birinin yazdığı şeyleri hayretle okuduğumu hatırlıyorum. O kadar ki; ekipmanlarının dahi aynı olduğunu söylüyordu. Bunu eleştirdiğimde ise o müthiş özgüveni olan kişi kendi içinden gelen özgün bir yanının olduğunu yazarak, cümleyi sonlandırmıştı. Eğer Satriani gibi çalabilecek kadar yetenekli biriyseniz zaten kendinize özgün bir tarzda üretebileceklerinizin sınırı olmamalı mantık olarak. Şayet hala müzikal ruhunuzu Satriani'ye kurban vermediyseniz.

Burada asıl sorulması gereken soru şu. Türkiye'de müzikle uğraşan insanların üst düzey müzik eserleri üretememesinin esas sebebi, sürdürülebilir hayatın devamı için harcadığımız vakitten geriye bir şey kalmaması mı? Yoksa beynimize yüklediğimiz yanlış mentalite mi?


12 Aralık 2011 Pazartesi

Imany - Acısını fısıldarken bir kadın

İki gündür bu kadını dinliyorum. Dinlerken korkuyorum bir yandan da... Ya sıkılırsam ya bir daha hiç dinlemek istemezsem diye garip serzenişlerim var... İlk defa yaşıyorum bu duyguyu oysa, dinlemek ve dinlememek...


Nasıl bu kadar acı dolu olabilir bir kadın? Imany şarkılarını söylerken, söyledikleri sadece şarkı değil gibi. Başka bir şeyler fısıldıyor bu kadın... Yıllar boyunca çektiği acıları, içindeki sızıları anlatıyor, birikenleri fısıldıyor, belki haykırmıyor ama fısıldıyor. Fısıldamak hiç bu kadar sarsıcı olmamıştı hayatımda...

Fısıldamak istediğimiz ne çok şey var oysa, anlatmak istediğim ne çok şey var oysa...

Imany ne güzel bir kadınsın sen, sakin ve dingin... Yıkmadan, dökmeden anlatıyorsun tüm hikayeni, serüvenini ya da acılarını... Acılar yıkar insanı oysa, senin anlattığın acılar uzaklara baktırıyor insanı oysa, uzaklara dalıyorum, gözlerim kapalı. Sana bakmaya gerek kalmıyor seni dinlerken. Sen kimsin?

Başkasının acısı hiç bu kadar 'güzel' olmamıştı hayatımda, bu kadar sıcak olmamıştı... İyi ki varsın Imany.

Ne desem, ne yazsam bilemiyorum.  2011 yılının en iyi işidir bu kadın. Birçok ses, hikaye anlatan 2011'de bu diyardan giderken, 2011'i düşündüğümde (en azından benim için) yüzde bir tebessüm bırakmak için bir sebeptir Imany. 

Belki o günün sabahı olmasaydı, ne ben Imany'i dinleyecektim ne de duyacaktım. Hayatımda bu sesi dinlemediğim günlerin sayısı daha da artacaktı belki de, ne korkunç.  Ne güzel bir sabaha sahipti o gün, ne güzeldi Imany..

Özet ve kategorizasyona sokma durumu: Soul, folk ve jazz sularında bu kadın. Komplike olmayan kompozisyonlar tercih edilmiş ilk albümde ki bu sızılara, fısıldamalara da ancak böyle bir alt yapı gerekirdi.Bu durum vokali ön plana çıkarmak için önemli bir dokunuş olmuş. Vokal enstrümanlara eşlik etmiyor kesinlikle, tam tersi bir durum var bu albümde.  Oldukça kalın bir sese sahip Imany ama sesinde kırılganlık var, hüzün var. Görünmeyen tarafıma bakın diyor Imany, görünmeyen tarafım var diyor ve siz onu dinlerken, uzaklara dalıp görünmeyen taraflara bakıyorsunuz, düşlüyorsunuz... Görünmeyen tarafı keşfediyorsunuz, görünmeyen taraf ne güzelsin sen.

Bu sene kış ne güzel geçiyor, önce No Clear Mind, sonra Delaware ve bu döngünün son parçası Imany. En souncusu çok ağır oldu, öldürücü darbe buydu belki de.





8 Aralık 2011 Perşembe

Yora konserine gitmek isteyen?

Taşoda çıkışlı, sevdiğimiz Indie gruplarından olan Yora, kurulduğu 2003 yılından beri yayınladığı 2 EP'nin ardından şu an yeni albüm hazırlıklarında...

Yora, bu yaz çıktığı One Love Festival performansının sonrasında yeni sezonun ilk konseriyle 9 Aralık Cuma gecesi Bronx Pi Sahne'de olacak.


Peki, yarınki Yora konseri için 3 adet çift kişilik davetiye kazanmak ister misiniz?

Yanıtınız "evet" ise, birbabaindie@gmail.com'dan bize ulaşan ilk 3 kişi içerisinde olmanız yeterli.







Yora - Bugün (live & acoustic, for Basatap) from yora on Vimeo.



7 Aralık 2011 Çarşamba

Ege Brass: Yılbaşı Konseri


Ege Brass | 26.12.11 - Pazartesi @ Süreyya Operası


Ege Brass hakkında internette çok fazla bilgiye ulaşamadım. Eğer kendi kabiliyetsizliğim varsa özür dilerim. 

Ege Brass, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından oluşan bir topluluk. Tolga Bilgin, Bahtiyar Matniyazov, Kerim Gürerk, Baki Onur, Kenan Gökkaya, Bora Peynirci isimlerinden oluşuyor. Adından da anlaşılacağı üzere oldukça keyifli bir topluluk olduğunu tahmin ediyorum. Trompet, Korno, Trombon, Tuba gibi üflemeleri çalgılara Perküsyon eşlik ediyor. 

Süreyya Operası Yılbaşı Konseri olarak Ege Brass'ı Kadıköy'e getiriyor. 26 Aralıkta Pazartesi, Saat 20:00'de başlayacak olan konserin bileti fiyatları ise 15 TL ve 20 TL olarak belirlenmiş. 

Çalacakları playlistte Bach'ın dominatlığı direk göze çarpıyor. En merak ettiğim ise A. Piazzola - Libertango olacak.

Playlist şu şekilde:
G. F. Handel – Saba Kraliçesi'nin Gelişi
J. S. Bach – Brandenburg Konçerto No.6'dan Allegro
J. S. Bach – Sol Minör Küçük Fugue
M. Forsyth – 'The Golyardes Grounde'
A. Vivaldi – Dört Mevsim
W. A. Mozart - Türk Marşı
E. Crespo - 'Vals Peruano'
J. S. Bach - 'Das Wohltemperierte Klavier' 
Arr. by: L. Henderson - Pasific Bach, Blue Bach, Dixie Bach
J. Gale (düzenleme) - 'Thats a Plenty'
L. Henderson (düzenleme) - 'Muskrat Ramble'
A. Piazzola - 'Libertango'


6 Aralık 2011 Salı

Long Distance Calling Ocak'ta ülkemize geliyooor!


Almanya'nın kalıplara sığmayan grubu Long Distance Calling, 27 Ocak 2012 tarihinde ülkemizi ziyarete geliyor!

Post Rock, Post Metal, Progressive Rock tarzları karışımında bir müzik icra eden grup, eski Anthrax vokalisti John Bush, The Haunted’den Peter Dolving ve Katatonia’dan Jonas Renkse gibi isimleri albümlerine konuk ederken, Opeth, Katatonia, Anathema, Dredg, Deftones, Mogwai, Swallow The Sun gibi gruplarla da çeşitli turnelerde aynı sahneyi paylaşmıştı.

27 Ocak 2012 Cuma gecesi Easternbull Entertainment organizasyonuyla Bronx Pi Sahne'de sahne alacak grup, ilk kez ülkemizde çalacak.




5 Aralık 2011 Pazartesi

Cat Power özleyenlere yeni parçalar...

Chan Marshall yani nam-ı diğer Cat Power...

Bizi o güzel sesinin yanı sıra, "dev bir kedi" olarak etkilediği fiziğiyle beraber vazgeçilmezlerimizden biridir her zaman.

Yeni albümünü 2012 yaz sonu gibi çıkartacağını önceden duyuran Cat Power, konserlerinde de bu yeni, mevsimlik şarkılarını çoktan çalmaya başladı. Biz de Chan Marshall'ın vermiş olduğu bu "albüm arasını" sizlere yeni şarkılardan bir demet sunarak, biraz olsun kapatmak istedik.







4 Aralık 2011 Pazar

Delaware - ABD'nin ilk eyaleti

Tanım: 1787 yılında ABD anayasasını ilk kabul eden eyalet olduğu için Amerika'nın ilk eyaleti olarak kabul edilen bölgesi.



Ne alaka demeyin; "Delaware" yazınca, hatta "Delaware band" gibi anahtar kelimelerle bile arama yaptığınızda, bu grup adına pek bilgi bulamıyorsunuz. İnternet dediğimiz şey pek böyle değildi aziz dostlar, en azından bize tanıtılan kısmı bu değildi aziz dostlarım. 


Her neyse durum internetin çökmesi değil aziz dostlarım, durum "Delaware" adında hayatımızı karanlıklara sürükleyecek bir grubun olması. 


Kışın şu sessiz dakikalarını daha sessizleştirmek için, kısa süren sevişmelerimizi uzatmak için, üşüdüğümüzü cümle aleme anlatmak için ya da dokun(ul)maya hasret olduğumuzu göstermek için Delaware, şu kış günlerinde daha anlamlı... Delaware her notasında sevişmelerimizi bir öpücükle daha uzatıyor, sessiz dakikalar haykırışlara karışıyor ve dokunuyorsun yine.


Çok klişe bir yazı oluyor belki ama Delaware'nin yaptığı müzik, başka türlü kelimelerle anlatılmaz. Son notaya kadar melankoli ve karanlık. Adım atmaya hacet bırakmayacak çığlıklar (vokal nağmeli söylüyor arkadaş) ve dertli kuzey ellerinin bu çığlıklara eşlik edişi.


Shamrain ve Kent arasında gidip gelen ve hatta Thirteen Senses ile de benzerlik taşıyan bir grup Delaware. Shamrain'in kafayı sıyırdığı şu günlerde şifa niyetine giden bir grup Delaware. Grubun Lost In The Beauty Of Innocence ve  ...And Everything Reminds Me adında iki albümü var. Özellikle ilk albüm şu yukarıda bahsettiğim klişe sıfatların hepsini barındırabilen, şimdiden gözümde efsane olmuş bir albüm.


Dinlemeniz önerilir ama bir Shamrain değil.


Not: Grubun albüm görsellerine bile ulaşılmıyor.








2 Aralık 2011 Cuma

Lana Del Rey çıkartacağı yeni albümden bir şarkı paylaştı!

Son ayların en çok konuşulan isimlerinden biri de tartışmasız Lana Del Rey...

İşte 86 doğumlu bu güzel insanın 30 Ocak 2012 tarihinde çıkartacağı Born To Die isimli yeni albümünün kapağı ve yine aynı isimdeki şarkısı da gün içerisinde yayınlandı. Yeni albümün çıkışından bir hafta önce, yani 23 Ocak tarihinde çıkacak single'ın resmi videosunun da önümüzdeki günlerde paylaşılacağı açıklandı.