24 Mart 2012 Cumartesi

Sosyal Kafa sonrası blogger'lık ve müzik üzerine düşünceler

Sizlere Twitter ve Facebook'tan belirttiğimiz üzere Erkan Saka tarafından sunulan Sosyal Kafa adlı programa Bir Baba Indie olarak konuk olduk. Herhalde blog olarak ilk defa canlı bir yayına çıktığımız içindir ki yeterince heyecanlaydık. Programı izlemeyenler aşağıdaki linkten programın içeriğine ulaşabilir.




Program süresince elimden geldiğince Birbabaindie'yi diğer yazar arkadaşlarım adına da anlatmaya çalıştım. Sanırım becerebildim. Onlar da benimle aynı görüşte olduklarını belirttiler. Belki birbirimize itiraf edemediğimiz ya da söylemeye çekindiğimiz şeyleri canlı yayında birbirimize anlatmış olduk. Sanırım iyi de oldu. Birbabaindie kafamızda daha da netleşti.

Programda söylemeyi istediğim ancak söyleyemeye fırsat bulamadığım bir nokta vardı. O noktayı bu post vasıtasıyla dile getirmek istiyorum.

Öncelikle bahsedeceğim konu amatör müzisyenler ve müzik blogları arasındaki ilişki üzerine. Bu ilişki daha da sağlamlaşmalı. Müzik her anlamda yeni bir yapılanma içerisinde. Mp3 devriminden telif haklarına, dinleyicinin müziğe erişiminden müziğin yapısal anlamda dijitalleşmesine kadar devasa bir değişim yaşanıyor.

Müzik özgürleşiyor, müzik büyük label'ların elinden kurtularak, bireylerin eline düşüyor başka bir deyişle sahibinin elinde artık müzik, üreticisinin ve dinleyicisinin elinde artık müzik. Ne güzel.



Şu zamana kadar pek mikrofon tutulmayan müzisyenler, evlerinden dünyaya açılabiliyorlar. Her ne kadar oldukça büyük bir evrene açılsalar da, artık bu evrene açılma şansları var en azından. Müzik artık şirketlerin ya da prodüktörlerin dayatmalarıyla değil, tamamen müzisyenin elinde şekilleniyor. Aslında hep böyle olması gerekti ama olamadı, izin vermedi bazıları.

Sanırım durum değişti artık, müzisyenler kendi evrenlerini dünya ile paylaşabilecek durumdalar. Ancak tanıtacak, kendi müziklerini yayabilecek alanları yine kısıtlı. Ulaşabilecekleri kişi sayısı belirli ki zaten bir müzisyenin kendi tanıtımıyla uğraşma hali içerisinde olması da yeterince saçma.

Benim derdim tam bu noktada başlıyor. Müzik üzerine birşeyler karalayan kişiler olarak derdimizin "alternatif" olanla daha da ilgili olması gerek diye düşünüyorum. Başka bir deyişle blogger'ların artık birer medium haline geldiği yeni medya düzeninde, müzik blogger'ları alternatif kalanları "boost" etmekle yükümlüdür. Zaten bilinen işler, kişiler geleneksel ve dijital medyada yeterince yer alıyor. Ya diplerde kalanlar? Onlar bizim boynumuzun borcudur, müzik blogger'ları alternatif olanları biraz daha ön plana çıkarmalıdır. Ancak ön plana çıkarma durumu, müzik blogger'ları arasında son zamanlarda moda haline gelen tek cümlelik keşifçilikten ötede olmalı kuşkusuz. Ben keşfettim, ilk ben buldum'dan daha fazlası gerek o müzisyenleri anlatmak, anlamak için. Düzenin tam değiştiği bu zamanlarda müzik blogger'ları olarak sanırım safımızı daha da belirlemeliyiz. Biz kimiz ve neredeyiz? Blogger'ların bu sorulara vereceği cevap çok önemli.

"Blogs are the message"

Sakallı

1 yorum:

  1. Güzel yorumlarınızı duymak çok hoş. Çok teşekkürler. :)

    YanıtlaSil