16 Aralık 2012 Pazar

Lost in the Trees: Bir Çocuğun Ağıdı

Sanki yeni bir janr yarattı bu grup. Hatta grubu indie olarak sınıflandırmaktan dahi korkuyorum. Farklı bir müzik yaptıkları kesin. Hani mevcut müzik sınıflandırmaları içerisinde kendilerine yer bulmaları  da oldukça zor. Acaba gece yatarken "biz nasıl bir canavar yarattık" diyorlar mıdır kendilerine? Bu müzik bir canavar olmasa da, insanda farklı dürtüleri ortaya çıkaran, bunca zaman nasıl olur da böyle bir müzik hayata geçirilmez denilecek tarzda bir çalışma. "Orkestral folk rock" diyorlar ama değil, kesinlikle değil.Yok öyle yağma, bu kadar kolay değil Lost in the Trees'i bir sınıfa sokmaya girişmek, gerek de yok hani.

Folk demek yetmez, indie demek hiç yetmez, senfonik demek de yetmez... Valla nereden tutsam elimde kalıyor, net bir ayrıma girmek sanırım bu notalar için yapılan en büyük insafsızlıklardan biri olsa gerek. Ancak etkileşimlere bakacak olursak, grupta 50-60 soundtrack'lerinden etkilenmeler kendini ciddi bir şekilde gösteriyor. Sonrasında  belki de tüm şarkıların temelini oluşturan klasik müzik etkisi de bir o kadar önemli bir yerde duruyor. Ve tüm bunların inanılmaz harmonisi. Gerçekten yıllar sonra bile hatırlanacak, eşsiz bir müzik yapıyor Lost in the Trees...

Atmosferik desem mi acaba diye düşünüyorum. Bilemiyorum valla. Şu post'u yazarken gerçekten zorlanıyorum, hani yaptıkları müzik hoşuma gitmese "yapacağınız işe de, size de ...." diyebilirdim ama demiyorum, diyemiyorum çünkü örnek olmaya çalışıyorum. Yaşadığım 'dramı' anlatmaya çalışmak istiyorum. Misal şu an da bu grubun "The dead bird is beatiful" adlı şarkısını dinliyorum ve şarkıdaki kadın back vokal bildiğiniz "dramatik soprano" atıyor ama bu şarkı aynı zamanda safkan bir folk şarkısı. Eee ne olacak demeyin? Buyrun siz de dinleyiniz efendim, sizin de devreleriniz yansın.
Grubu tanımlamaya kalkarken, bu grup hakkında bir takım bilgileri vermeyi unuttuk. Bu grup North Carolina civarlarından çıkma ve 7 kişiden oluşmakta. Solistlerini Blackbud dinleyenler oldukça sevebilir, Blackbud'ın vokalini sevenler Jeff Buckley'i de seviyorlardı. Oldukça iyi bir vokale sahip grup, şarkıların dramatik yapısını oldukça iyi doldurmakta. Grubun orkestral yapısına bakacak olursak ilk aşamada benim bulabildiğim enstrümanlar ; Fransız Kornosu, Çello, Viyolin, Obua, Keman ve  Tuba bulunmakta. Ancak albümleri dinlediğinizde, grubun kullandığı enstrümanlarının daha  da fazla olduğunu göreceksiniz. Grubun misyonu bu

Ön çıkan şarkılar diye bir ayrıma girmeyeceğim, böylesine bir orkestrasyon müziğinde şu şarkılar güzel demek, yapılmış en büyük haksızlıklardan biri olsa gerek. Her şarkıda ayrı ayrı, ince ince işlenmiş detaylar var. Bunları keşfetmek inanın büyük bir zevk ve bu zevkten sizleri eksik koymak istemem. Bu detayları sizlerin de zevkle keşfedeceğini düşünüyorum.
Başlıkta "bir çocuğun ağıdı" diye yazdım. Bu notaların bu kadar etkili olmasını sağlayan bir ölüm. Bir bedenin bu dünyayı terk etmesi. Acı bir hikaye var bu güzel grubun bizlere anlattığı. Grubun solisti belki de her şeyi olan Ari Picker'in güzel annesi 2008 yılında intihar ederek hayatına son veriyor.  Sonrasında Ari Picker tarafından bu notalar ortaya çıkıyor. Bu şarkılar her dinlemede farklı anlamları ortaya çıkarıyor. 
Bir oğulun annesi için yarattığı bu ağıdı dinlemeniz dileğiyle...

Ari Picker:
"I wanted to give my mother a space to become all the things I think she deserved to be and wanted to be, and all the beautiful things in her that didn't quite shine while she was alive. "





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder