Öncelikle Beirut'un Kuruçeşme Arena'da "sold out" yapamayacağına inanıp, tipik bir Türk olarak bileti son dakikada alma hastalığından müstarip olduğumu söylemeliyim. Ancak konserden 3 hafta önce, "verilen davetiyelerle de birlikte" yaklaşık 10.000 bilet kesilebilmesi pek de tahmin edilebilir bir olay değildi haliyle. Neyse ki son dakika golüyle, son güne biletlerimizi ayarlayıp, konsere iştirak edebildik.
Caanım Ortaköy trafiği sayesinde ilk 15 dk.'yı kaçırdığımız için hem ilk 2-3 parçayı dinleme, hem de ön taraflarda olma şansını kaçırmış olduk. Mekanın "Sahne Önü" diye tabir edilen kısmının sol taraflarından uygun bir yere kaynak olmaya çalışırken, grup sahnede hitlerini art arda çalmaya başlamıştı bile. Kuruçeşme'nin o eşsiz manzarasıyla birlikte, bildiğimiz o samimi, içten Beirut melodileri nihayet kulaklarımızda tınlıyordu.
En son 5 sene önce Radar Live Festivali'yle ülkemize gelen Zach Condon ve ekibi eskisi gibi az bilinir bir grup değildi artık. Geçen bu 5 sene onlara fazlasıyla popülerlik ve olgunluk katmıştı tabii. Tüm bunların yanında mekanı hınca hınç dolduran 10.000'e yakın bu kitlenin tamamı da Beirut kitlesi değildi tabii ki. Ve çoğu konserde karşılaştığımız problemler burada da karşımıza çıkmıştı. Konser sırasında mütemadiyen bir şeyler yiyip, içip, sohbet eden o güruh yine iş başındaydı! Sonradan dahil olarak zaten 1-0 yenik başladığımız konser maceramız, bulunduğumuz her noktada oluşan gereksiz sohbetler sayesinde art arda kalemize giren gollerle devam ediyordu.
Tabii ki her şey o kadar da kötü değildi. Ukulele, trompet, akordeon, saksafon gibi enstrümanların eşsiz melodileri eşliğinde, yıllardır izlemek istediğim Beirut karşımdaydı... Sadece beklentiyle gidilen bu gibi konserlerde oluşan her olumsuz şeye insan biraz daha fazla tepki veriyor sanırım. Yaklaşık 1.5 saat sahnede kalan grup, toplamda 2 kere bis yaparak güzel bir jest yaptı bizlere. (Bu güzel jesti de şu tweetle pekiştirdiler.)
Uzun bir turnenin sonunda burada olmalarıyla da doğru orantılı olarak grup biraz isteksiz gibi geldi bana. İsteksizden ziyade yorgunlardı tabii. Ama tüm bunların sonunda düşününce şu sonuca ulaştım ki; ben Beirut'un albümlerdeki, kliplerdeki halini daha çok seviyormuşum.
Olsun, sen yine gel Beirut!
Not: Telefonumun bozulması sebebiyle çektiğim fotolar ulaşılmaz bir hal almıştır. O sebeple elimizde kalan en iyi fotoları paylaşıyorum.
Konserden sonra farkettim ki önlerde ve arkadalarda olanların konsere olan tepkileri bambaşka.. (: En önlerdeydim ben konserde hatta en ön diyebilirim ve ordaki ambians harikaydı.Herkes şarkılara eşlik ediyordu uçuyordu biraz da (: Sanırım konserde kimi insanların bir nebze hayal kırıklığı yaşama sebebi biraz da mekan kaynaklı..Gene de onları boğaz manzarası ile izlemek büyüleyiciydi kesinlikle ((:
YanıtlaSil