21 Aralık 2012 Cuma

KFKO: Kusursuz Bir U Dönüşü (Konser ötesi...)

Vincent Van Gogh - Sien "Sorrow"

Bu bir konser yazısı olabilir mi bilmiyorum. Yazının sonunda belki buna karar verebilirim. Dün 02:00'de eve girdiğimde Pavurya'yı söyleyerek uykuya daldım. Sabah 06:45'de yine Pavurya söyleyerek uyandım. Hala yazıyı yazarken Pavurya dinliyorum; zira Pavurya albümü çıktığından bu yana Aç Aslan, Ayin, Niye?, Duvar ve önceki albümden Abrakadabra, Geleneksel Mahşer Günü, Sien, Zor İşler, Ağlayamam Ben; son olarak DANdadaDAN'dan Kara Araba, Cenaze, Aydınlıklar'da kafamdaki playlistte repeat mod halinde çalmaya devam ediyorlar. 

Ediz Hafızoğlu: "Oğlum bizim şarkılar çok güzel lan" (Ayin'i çaldıktan sonra...)

Ediz Hafızoğlu'nun bu mütevazi yorumuna daha sonra geleceğim. Ondan önce şunu belirtelim; dün konsere hava muhalefeti nedeniyle gelemeyen çok kişi oldu. Buna rağmen o kar, soğuk ve insanın yüzünü kavuran rüzgara rağmen Ghetto'ya varabilen şanslı insanlardandım. Oraya ulaşmanın getirdiği başarmışlık ve kapıdaki konser afişiyle buluşma hissi tarifsizdi.

Kara Orkestra'nın bir kişi eksik başlayacağını içeri girdiğimizde anladık. Sahnede Özün Usta'ya ait perküsyonlar yoktu. Onun yokluğunda şarkılar nasıl olacak diye kafamda Özün Usta'yı mikser üzerinde Mute tuşuna basarak susturdum. Bir türlü kafamda "olabilir aslında" diyemedim. Ta ki konserdeki o kusursuz performansta Özün Usta yok ama buna rağmen çok güzel diyebilene kadar.

Konser Pavurya ile başladı. En son One Love'da izlemiştim. Oradaki bir takım zihinsel problemlerden dolayı konserin tadını çıkartamamıştık. Bu zihinsel problemlere ek olarak ses düzeninin kalitesizliği o gerçek performanstan KFKO'yu uzaklaştırmıştı. Pavurya ile konsere başlarken ses düzeni ve ortadan kaldırılan bu zihinsel problemler ile seyirciye buluşmaya hazır hale getirilmiş o kutsal buluşma anını yaşamaya başladık. Konserde herkesin zaman zaman kendinden geçtiğine, sarhoşluğu dibine kadar yaşadığına tanık olduk. 

Fernando Pessoa, Huzursuzluğun Kitabı'nda şöyle bir cümle kuruyor;

"Bir insan sadece sarhoşken iyi yazabiliyorsa, sarhoş dolaşsın. "Karaciğerime kötü geliyor" derse, "Karaciğeriniz neymiş ki?" derim. "Ömrü sizinkiyle sınırlı, ölü bir şey; oysa yazabileceğiniz şiirler yaşayacak, herhangi bir şeyle sınırlı olmaksızın."

Dün Ediz Hafızoğlu ve Görkem Karabudak sahnede rakı içerken çok keyifliydiler. Ediz Hafızoğlu'nun rakıya düşkünlüğünü biliyoruz. Şimdi bu keyfiyetini düşününce aklıma Fernando Pessoa'nın cümleleri geldi. Evet bu sağlık durumunu tehdit edecek boyutu ve bu adamlara ya da başka her hangi bir insana zarar verecek boyuta bir gün getirecek olması beni korkutsa bile Fernando Pessoa'ya bu düşüncelerden dolayı hak vermekten kendimi alıkoyamıyorum. Ediz Hafızoğlu ile ilgili daha önce düşüncelerimi çoğu kez paylaşmışımdır. Dün Ayin başta olmak üzere diğer şarkılardaki performansı ile resmen hepimize eve dönüş yolunda "Yok böyle bir adam. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Daha ne kadar iyi çalabilir." gibi bir sürü cümle kurdurttu. Bu dünya da öylesine varolmadığımızı ispatlayan şeyler bunlar. Fernando Pessoa, Vincent Van Gogh, John Fante, Johann Sebastian Bach, Edward Hopper, King Crimson, Franz Kafka, KFKO...!

Aç Aslan gecede en çok beklenen şarkılardan biriydi. Muhtemelen konserden önce herkes "Aklım Burada Kalıyor" sözlerine eşlik etmek için kendini hazırlamıştır. Biz kapanış şarkısı olarak çalınabileceğini düşünmüştük ama öyle olmadı. Şarkıyı normal halinden farklı çaldılar. Bu biraz sürpriz oldu. İnsanlar genellikle alıştıklarının dışında bir şeyle karşılaştığında orta noktada karar veremezler. Hep kesinlik ve iki düşünce arasında tam zıtlık vardır. Bir taraf süper, mükemmel derken diğer taraf kötü, berbat diyerek kestirip atar. Aç Aslan'ın bu hali belki riskti ama bu risk inanın oradaki hiç kimsenin umurunda değildi. Olsaydı bile herkesin ortak reaksiyonu şu olurdu. "Aç Aslan olağanüstü olmuş!" 

Konserde neredeyse her şarkıda bol bol doğaçlama yaptılar. Doğaçlama yapabilmek sadece müzikal kabiliyetlerle olabilecek bir iş değildir. Özellikle böyle duygularla, başka boyutlarda müzik yapıyorsanız hislerinizi ve ruh halinizi o söz konusu müzikle bir araya getirerek, senkronize bir şekilde, ruhani bir zirvede buluşturmanız ve insanlar üzerinde sarhoş bulutlar gibi dolaştırmanız gerekir. Örneğin Barlas Tan Özemek şarkıdan kopsa ve durumu toparlamak için xyz gamından bir solo atsa, efekt pedallarıyla noise yaratarak doğaçlamaya yapsa bile kurtaramazdı. O anlarda tüm grup üyeleri yapması gereken tek şeyi yapıp, sadece o buluta erişmeyi amaçladılar; ve bunu her defasında kusursuz bir şekilde başardılar. Bunun en güzel örneğini Sien'i çalarken gösterdiler. Sien normalden herhalde 3-4 dakika daha uzun sürdü. Korhan Futacı elinde mikrofonu ile içindeki Vincent Van Gogh'a seslendi "Anlat bize sen anlat" dedi. Vincent Van Gogh'un ruhu bu çağrıya kayıtsız kalmadı ve Korhan Futacı'nın bedenine girdi. Bize "Sien" ile ilgili sürü şey anlatı. Tek kelimeyle şarkının zaten kendine has ahengi ile kendimizden geçmişken "absent göllerinde uçan balıklarla yüzen" insan kafasına eriştik. Zira diğer şarkılarda aynı etkiyi Barlas Tan Özemek (Abrakadabra), Gökhan Şahinkaya (Aç Aslan), Görkem Karabudak (Duvar) ve tabi Ediz Hafızoğlu'da (Ayin ve Merdiven) fazlasıyla hissettirdi.

Konser gerçekten benim adıma tarifsizdi. Daha önce Bir Baba Indie'de neden KFKO için özel bir yazı yazamıyoruz diye konuştuk. Albüm çıktı, konserlere gittik. Ne yazabiliriz diye aramızda fikir alış verişi yaptık. Adamlar çok iyi demekten başka bir şey gelmedi aklımıza. Çok iyi diye blog yazısı mı olur? Olmaz diyerek hep erteledik. Bu gün hazır iki cümleyi bir araya getirebilmişken bir kaç şey yazabildim; nihayet! Yine de yazı uzun diyenler olur diye özet geçeyim.

"Adamlar çok iyiden bile iyi!"

Ortadan kırık zamanda, kurumayan darağacında bana son isteğimi sorarlarsa bir kere daha KFKO dinlemeyi ya da grupla sahnede bir köşede, herhangi bir enstrüman çalarak bir nota ile eşlik etmeyi isterdim. 

Ediz Hafızoğlu'nun başta yazdığım sözleriyle fazla mütevazı olduğunu belirtip, konser ile ilgili tek eleştirimi bu şekilde yaparak yazıyı sonlandıralım. 

Öbür Dünyanın Krallarına...! 

İtiraf değerinde Not: Kapıdaki konser afişini ben çaldım. Affınıza sığınıyorum.

(...)

5 yorum:

  1. Hayır konser afişini ben çaldım!
    Ayin bugün de kafalarda devam ediyor.

    YanıtlaSil
  2. Sen çaldın evet ama azmettiren benim. Afiş bende :)

    YanıtlaSil
  3. Olm Aydınlıklar mı çalındı?

    YanıtlaSil
  4. Maalesef... DANdadaDAN'dan sadece Kuru Kuru çalındı...

    YanıtlaSil
  5. Ankara'daki gibiymiş(Aydınlıklar çalınıp dinleyememe ihtimali yüzünden içten içe sevindim).

    YanıtlaSil