1 yıl önce bir kitap yazmak için klavyenin başına geçtim. Kendi içimde anlatmak isteyip, biriktirdiğim şeyler vardı. 6-7 ay sonra yazıp bitirdim kitabımı. Sonra her heves edip bir şeyler yazan insanlar gibi kitabım için bir yayınevi aradım. Tanınmış yayınevlerinin bir kaçına e-posta gönderdim. Dönmediler. Bir tanesiyle görüştüm. Onunla da yeteri kadar samimi bir ortam yaratamadık. Derdim sadece şuydu. Kitabımı basın ama gelir elde etmek istemiyorum. Kitabımı Tema'ya bağış karşılığında satın diye ifade ettim. Malesef kimseyi bulamayınca kendim basıp, yayınlamaya karar verdim.
İşin hikâye kısmını geçiyorum. Söz konusu benim kitabım falan değil. O bir şekilde yolunu bulacaktır. Bu süreçte ben google'a girip şöyle bir şey yazıp arattım. "yayınevi kurmak"
Karşıma ilk sırada ekşi sözlük geldi. Hiç düşünmeden girdim. Okumaya başladım. Sözlükteki girdilerden 2.sıradakinde şöyle yazıyordu.
aklımdaki ilk fikirdir. bile bile lades demektir benim için bir yerde de... bu hafta çalışmalara başlıyorum, ama sonu ne olur bilemem dediğim bilinmezliktir, güzelliktir, hüzündür, çikolatadır, frezya kokusudur, aşktır, hepsidir ve her şeydi kitap. (07/04/2006)
sonra ise şu;
pek çok mesaj alıyorum bu düşümle ilgili. ne oldu, gerçekleştirebildiniz mi, yayınevi kurmak ve yürütmek nasıl bir şey, nedir ne değildir... elimden geldiğince tüm arkadaşları yanıtladım, yanıtlıyorum. benim düşümün somut hali şu oldu dostlar: http://www.yitikulkeyayinlari.com/ (08/04/2011)
neruda kullanıcı adıyla bu iki mesajları yazan adamı merak ettim. Paylaştığı internet adresine girdiğimde Tayyare isimli kitabı gördüm. Muhteşem bir kapağı vardı. Aşağılara doğru indikçe bir hazineyle karşılaştım. İsmilazımdeğil isimli kitabın içeriğini okuduğumda "tamam doğru yerdeyim!" dedim. O an heyecanım oldukça yüksekti. Hemen twitter adreslerine girip takip etmeye başladım. Saniyeler sonra geri bildirim geldi. Böyle güzel bir şey yapan adamın adının Kadir Aydemir olduğunu öğrendim. Twitter'da yazdığı her şey kitap olan bir adam Kadir Aydemir. Bu konuda oldukça samimi ve istekli. Twitter'da kitaplarla ilgili yazı yazan bloggerlardan kitap tanıtımı için destek isteyen mesajlar yazdı. Bu vesileyle mesaj attım kendisine. Bir Baba Indie'nin bir müzik blogu olduğunu; eğer müzik temalı kitapları olursa seve seve tanıtacağımızı söyledim. Müzik temalı kitapları olmadığını söyledi ve teşekkür etti. Bizde beklemeye geçtik.
...ve geldi çattı Gezi Parkı Direnişi!
Yetebildiğimiz kadar hem sosyal medyada, hem meydanda direnişe katıldık. İtiraf etmeliyim ki müzik dünyasında hiç sevmediğim, devamlı eleştirdiğim bir çok grubun, bir çok müzisyenin duruşlarını, yaptıklarını, yazdıklarını görünce kendimden utandım. Ne haldeymişiz, nasıl bir zihin körlüğündeymişiz bunu anladım. Bu süreçte bir yandan gözlerimiz açılırken bir yandan da sosyal medyada yazılanları retweetleyip durduk. Medya susmuşken etrafta kim varsa, kim direnişe bir harf yazdıysa retweet ettik. Kendi hesabımdan yaptığım paylaşımlarda sanırım en çok Yitik Ülke ve Ediz Hafızoğlu'yla karşılaştım. Sürekli, canla başla direnişin istihbaratı gibiydiler.
Şu an kadar size Yitik Ülke ile tanışıklığımı yazdım. Şimdi ise Yitik Ülke'nin direnişi daha nitelikli kılan esas girişimini yazacağım. Gezi Parkı'na kütüphane kuruluyor. Yitik Ülke ve Kadir Aydemir bu girişme öncü olarak harekete geçtiler. Gezi Parkı'nda büyümeye devam eden anlamı çok büyük olan bir kütüphane yapıyorlar. Herkes evlerindeki kitapları getirip oraya koyuyor. Twitter'da saniyede bir gelen mesajları gördükçe inanılmaz duygulandım. Direnişi kirletmeye çalışan insanlara bundan daha iyi bir cevap olamazdı. Bu kütüphane girişimini okurken bir yandan da direnişi desteklemeyen ve direnişin altında sadece akp karşıtlığı olduğunu savunan, gerçeği görmeyen bir kaç kişinin yazdıklarını takip ettim. İçimden "keşke kendi ideolojilerine ait bir kaç kitap alıp kütüphaneye koysalar" dedim. Sonra düşündüğümü twitter'dan paylaştım. Direniş ilk günden bu yana herkese kapısını açtı. Siyaseti, ayrımcılığı, ırkçılığı, ötekileştirmeyi, cinsiyet ayrımcılığını vs. her neyse onu dışarı itti. Direniş, kapıdan içeri sadece iyi niyeti, hakkını arayan halkı aldı. Bir hafta öncesine kadar insanlara olan inançsızlığımın şaşkınlığı karşısında direnişin içinde varolmaya çalışırken bir yandan da insanların içindeki güzelliğe bakıyordum. Hâlâ bakmaya devam ediyorum. En büyük kaygım bu güzel insanların eskiye dönmesidir.
Bir Baba Indie kendi halinde bir müzik blogudur. Yazacak çok şeyimiz var. Zira ilk yola çıkarken başka şeyler de yazdık. Bu konuda kendimize sınırlar çizip kendimizi hapsetmenin bir anlamı yok. Biz yine müziği yazmaya devam edeceğiz ama yeri geldiğinde güzel olan şeylere sayfamızı kapatmayacağız. Gezi Parkı'na Kütüphane projesini sonuna kadar destekliyoruz. Kütüphanenin büyümesi için gereken neyse yapacağız. Son olarak; yitik ülke yayınlarının müzik temalı kitabı yoksa biz yazarız belki; kim bilir!
Tüm Direnişçilere, Yitik Ülke'ye, Kadir Aydemir'e ve projeyi destekleyen herkese Bir Baba Indie'den selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder