21 Kasım 2012 Çarşamba

Seks İşçiliği = Sanat İşçiliği



Twitter'da bir meseleye tanıklık ettim. Bu mesele müziğin ticarileşmesi üzerine yapılan bir tartışmadan ibaret. Cem Adrian ve DMC'nin genel müdürü Samsun Demir arasında geçen diyaloglar çok ilgimi çekti. Paylaşmak istedim. 

Mesele şuradan doğmuş. Power Türk geliştirdiği aplikasyon aracılığı ile 1 milyon kişiye ücretsiz albüm, şarkı indirmesine fırsat tanımış. Müyor-Bir başkanı Ahmet Koç ve Samsun Demir ise bunu tespit edip, telif hakları ihlali nedeniyle mahkemeye sunmuşlar. Yasal olmayan şekilde indirdiklerini kanıtlamışlar. Olayın birde telif hakları ihlalinin yanı sıra, Power Türk'ün hangi sanatçıların şarkılarını çalıp çalmayacağına kendi insiyatifleri doğrultusunda karar vermesi. Buradan anlaşılacağı üzere ortada yazılı anlaşmalarla bizlerin radyonun başında kimleri dinleyeceğimize sermaye sahibi şirket sahipleri ve reklam! alanı olarak çalışan radyolar karar veriyor. Neyse bu konuya geleceğiz. 

Müyor-Bir başkanı Ahmet Koç, Uçankuş'a şu açıklamayı yapmış. 

Birincisi Powertürk sektörü ikiye böldü.

Çünkü kendilerine göre bir çizgi oluşturmuşlar ve sözde buna dayanarak istedikleri şarkıyı çalıp istedikleri şarkıyı çalmıyorlar.

Ama kendilerine ait müzik kanallarını dinlediğinizde,çalınan şarkılara bakıldığında kendileriyle çeliştikleri çok net ortada.
İkinci konu ise Power’ın  izinsiz mobıle aplikasyonla şarkı indirmeye izin veriyor olması. Bunun için bizden izinlerin alınması gerektiği halde bize başvurmadılar. Kendilerini uyardık ama herhangi bir geri dönüş olmadığı için hukuki yasal süreci başlattık.
Kısacası bizim parayla sattığımız hizmeti, Powerkendi kurduğu sistemle kullanıcıyla indirme imkanı sunuyor. Sistemin iptaliiçin yasal süreci başlattık.
   Ahmet Koç
Müyorbir başkanı

DMC genel müdürü Samsun Demir twitter üzerinden Power Türk'e eleştrilerini sıralarken, arada konuya katılan müzisyen ya da takipçilerine sanatçıların haklarının korunması gerektiğini belirterek destek istiyor. Ardından Power Türk'ün Tarkan, Kenan Doğulu, Serdara Ortaç gibi isimlerin şarkılarını neden yayınlamadığını ve kriterlerine göre neden liste başı olamadıklarını sorguluyor. Bu görüşü ise en çok satan! olarak savunuyor. Bütün radyolar "Hatasız Kul Olmaz" şarkısını günde bir çok kez çalarken, neden Power Türk'ün hiç çalınmadığını sorguluyor. 

Tüm bu muhabbet akıp giderken Cem Adrian konuya dahil oluyor ve diyor ki;

Power tuşuna bastığınızda kapatabildiğiniz "birşey"e bu kadar gebe kalmanız sizin eserinizdir.  . Kimdir ki bi tv?

Cem Adrian söze girene kadar her şey sözde sanatçı hassasiyetine sahip Samsun Demir'in cümlelerini yapay bir gülümseme ile takip ediyorsunuz. Takip ederken çok açık bir şekilde ticari kaybın getirdiği o "ay kıyamam" endişesini zirvede hissediyorsunuz. Cem Adrian'ın verdiği cevap çok önemli bir cevaptır. Müziği endüstriyelleştirip, kendi çıkarlarına ters düşecek bir durumda tüccar hassasiyetinden sıyrılıp müzisyen hassasiyeti naifliğine erişmek hiç hoş değil. Yoksa samimi bir şekilde bu olayların takipçisi olmak gerçekten takdir edilecek bir şeydir. 

Samsun Demir kriterlerindeki sanatçı veya müzisyenlerin birleşip bu haksızlığa dur demesinin arkasındayız. Zira daha çok yakın bir tarihte Uraz Kıvaner'in yaşadığı olay karşısında aynı hassasiyetleri neredeydi? Daha ötelerde sanatı kirletip, müziği çirkinleştiren ortamları yaratanlar kendileri iken bu kirli suların üzerlerine sıçrayınca oturup kızan insanlara hangi sebepten, neden destek olalım?

Bu ülkede kaç müzisyenin insan üstü çabalarla müzik yapmaya çalıştığından haberdarlar? Bu ülkede sırf gücü, direnci bir yerden sonra kalmadığı için müzik yapmaktan vazgeçtip bir şirketin x bölümünde, mutsuz bir şekilde iş yapan insanlar olduğunu biliyorlar mı? Sadece müzik yapıp, ayakta kalabilmek adına Galata'da eski, yıpranmış, leş gibi, pislik içinde odalarda kaç tane müzisyenin yaşadığını biliyorlar mı? İyi stüdyolarda, iyi ekipmanlarla kayıt yapmak için ömrünüz boyunca ek işler yapmak zorunda olmanız gerektiğinin farkında mısınız? Albüm yapabilmek için arabasını satıp, kredi çekip albüm yapmaya çalışan insanların farkındalar mı? Hiç kimse çok uzaklara bakmasın. Etrafınızdalar iyi bakın göreceksiniz. 

Geçtiğimiz aylarda Derbeder Olduk yazısını paylaştığımızda bir şeyler anlatmak istedik. O bile popülerleşme kaygısı olarak algılandı. Bizim popülerleşme ile ilgili bir sıkıntımız yok. O yazıda anlatılmak istenen tek şey Müzisyenlerin hangi noktadan sonra kendilerinden ve düşüncelerinden ödün vermeye başladığını anlamaya çalışmaktı. Replikas'ın Seyyah'ını Özcan Deniz'den dinlediğimizde keyif almak kadar hislerimizi kaybetmedik henüz. Replikas albümüyle ilgili son viraja doğru girereken, o albümün kaynağını eğer Özcan Deniz'e şarkı vererek sağlıyorsa hepimize yazıklar olsun. Bu kadar net yazıyorum. 
  
Afedersiniz ama bir müzisyen olarak söylüyorum bize Samsun Demir hassasiyeti gerekmez. Bize Serdar Ortaç'ın, Kenan Doğulu'nun, Tarkan'ın arkasını kollayacak insanların varlığı gerekmez. Ticari kayıplarınızın telafisi için SANAT ve SANATÇI vurgularınızı yapmayınız. Sanatı savunmak çok ince bir düşünce, maddi olmayan hassasiyet gerektirir. 

Maalesef dün kaybettiğimiz Cemil Özeren'in en yakın arkadaşlarından Arslan Hoşman şöyle bir şey söyledi;

Kendisi yanlızlığı tercih etti. Hakları çok yendi. Tüm sanatçıların hakkı yeniyor. Tüm sanatçıların başında menejer denen belalar var. Ve kanlarını emiyorlar. İnsan kandırılırsa, üç kağıda getirilirse terk eder. Cemil bizi terketti.

İşte bu zihniyetin insanları getirdiği son noktadır. Magazinel hayatları yaşamaya zorlanan, kendi sanat anlayışları dışına çıkmak zorunda olanları bir yerde anlayabiliyorum. Bu insanları bu zorlu yaşama ittiren insanlardan gerçekten nefret ediyorum. Bu insanlara seks işçisi muamelesi yapılması hiç tahammül edilebilir bir şey değil. Gerçekten sanat sevdalısı insanlarsanız buyrun gelin oturup konuşalım. Ortada parasal mevzular, ticari kaygılar olmadan konuşalım. Sanatı bu kadar önemsiyorsanız nolur rahat bırakın insanları ya da yurt dışından avakado falan getirip, ticaretini yapın. Çok daha faydalı olursunuz.

İşin en kötü yanı ise bu zihniyetin sunduğu tatlı! hayatı sevip, bununla yaşamayı seven Cem Adrian'a göre Zanaatkar! bana göre ise bir hiç olan insanların var olması. Söz konusu sorunlara, dertlere, kederlere bulaşmadan kendi magazinel hayatlarında, egolarını okşayan insanları sanatçı algısının dışında tutuyorum. 

Cem Adrian ile Samsun Demir arasındaki twitter mesajlarını aynen aşağıya koyuyorum. Umarım gören, duyan olur.

Cemil Özeren'e de nur içinde, huzurla yatmasını diliyorum. Her şeye rağmen bu dünyaya ticari kaygılarını değil müziğinden, sanatından bize bir şeyler bıraktığı için... Tıpkı diğer sanatçılar gibi... 

Sanatçılarınıza ve sanatınıza sahip çıkın! 







Konuyla ilgili diğer yazılar:


***

Replikas'ın konu hakkındaki yorumları:





2 yorum:

  1. Buradan da yazalım tekrar.
    “Biz Burada Yok İken “albümünü hazırlarken deneyimlediğimiz tecrübeler ışığında herkesin dilediği şarkıyı istediği gibi yorumlaması gerektiği yolunda bir karar aldık ve bu kararın maddi hiçbir yönü yoktur. Keza bu yolla elde edilen “sözde” kazançla albüm finanse etmenin hiçbir şekilde mümkün olmadığı gibi bu izin meselesinin sadece bu ülkeye mahsus bir durum olduğunun da altını çizmek isteriz. Çoğu ülkede yorumcular istedikleri şarkıları diledikleri gibi izin almaksızın yorumlama hakkına sahipler. Gerisi telif yasasına kalmış bir durumdur. Dolayısı ile “izin vermek” gibi eylemleri faşizm başlığı altında değerlendirdiğimizi belirtmek isteriz. Replikas"

    YanıtlaSil
  2. Gerek twitter, gerekse buradan yaptığınız yorum için ayrı ayrı teşekkür ederim.

    Replikas benim hayatıma yer etmiş en önemli 2-3 gruptan biridir. Bir çok insan sizi sahnede dinlemek için dinlerken ben sizin konserinizin ardından eve dönerken müzik hayatıma bir çok şey katarak, bir sürü düşünce ve müzik yapabilme inancı üzerine tekrar tekrar inançlar yükleyerek günlerimi geçirdiğimi bilmenizi isterim. Gerçekten Replikas benim için çok önemlidir.

    Söz konusu yazılarda Replikas'ı kötü yönde/haksız eleştirmişim algısı oluşturduğumu hissettiğim. Eğer sizin tarafınızdan da aynı algı oluştuysa, samimi bir şekilde üzüldüğümü ve özür dilediğimi bilmenizi isterim. Replikas'ı eleştirmeyi aklımdan geçirmediğim gibi; eleştirmenin haddime düşen bir hak olduğunu düşünmüyorum.

    "Sözde" kazançla albüm yapılamayacağı konusunda hemfikirim. Orada belirtmek istediğim; "Eğer" diyerek belirttiğim bu albümün yapımına şayet bu yolla bir jack, bir pena alımına dahi katkı sağladıysa bunu Replikas'ın haketmediğini düşündüğümü belirtmek istedim. Zira, Replikas, KFKO, Nekropsi vs. gibi hayranlık beslediğim grupların gözümdeki yeri çok üst kattadır. Bu ülkede müzik yapmaya çalışan insanların, sadece müzik yapabilmek için, maddi meseleler yüzünden bir pazarlık malzemesi olarak kullanılmaması, sanatları dışındaki şeylerden dolayı bu kadar yıpratılmamaları, incitilmemeleri gerektiği kanısındayım. Vurgulamak istediğim, dikkat çekmeye çalıştığım tek nokta buydu. Seyyah'ı paylaşmanızın altında bu ticari meselelerin ortasında kaldığınızı ve istemeyerek zorlandığınızı düşünmüştüm. Burada benim bilmediğim ve sorgulamamak ile hata yaptığım tek konu sizin bu görüşlerinizi bilmememdi. Sizin görüşlerinizi bilmeden; Biz Burada Yok İken ve Seyyah reaksiyonlarınızın farkında olmamam benim eksikliğimdir. Kabul ediyorum ve özür diliyorum.

    Bu yazıda ve diğer yazıda üzerinde durduğum tek şey Müzisyenlerin sağlıklı yollarla, finansal meselelere takılmadan müzik yapabiliyor olmalarıdır. Sonuçta sadece müzik yaparak hayatını idame ettirmeye çalışan insanların bu ülke şartlarından dolayı eğer hayatını idame ettiremeyip, bir takım radikal kararlar alabiliyorlar ve aslında içinde bulunmadıkları ortamlar/olaylar içerisinde olabiliyorlarsa bu bence çok üzücüdür.

    Anlatmaya çalıştığım tek şey buydu. Tekrardan teşekkür ederim paylaştığınız düşünceleriniz için...

    M.Sinan

    YanıtlaSil