26 Temmuz 2012 Perşembe

Derbeder Olduk

Bizim bildiğimiz "Seyyah"...

"Seyyah oldum ben bu alemde. Senin aşkından derbeder oldum"

Pop müzik camiası kendi içindekilerden çok sıkılmaya başladı sanırım. Yakında bizler "Ne olursun Serdar Ortaç'a yatırım yapın" diye söylenmeye başlayabiliriz. 

İş yerinde Kral TV her gün bilfiil açık. Yemek yerken sürekli izliyoruz. Şarkılarının çoğu Sezen Aksu'dan geliyor. Ya eskilerden cover bir parça ya da söz-müzik Sezen!. Bu kültürün acayip bir huyu var. Sezen Aksu "ay ay ay balonlar ne kırmızı" diye şarkı yapıp, başka bir şarkıcıya verse zirveye oynuyor. Bizim Sezen bildiğin sektöründe öncü, bestecilikte lider. 

Bir de son dönemlerde teknolojiyle gelişiminin paralel olduğunu düşündüğüm DJ furyası var. Yine aynı isimler, yine aynı şarkılar ve bilmem kaçıncı versiyonları. Bazen alttaki ritme konsantre olup, eğlencesine bir sürü şarkıyı potpori şeklinde söyleyip, ne kadar şaşırdığınıza şahit olun. Hepsi de birbiriyle uyumlu. Ne güzel!

"Diyar diyar gezdim senin uğruna. Şişeler devirdim aşkın yoluna"

Kral TV ve benzeri kültürler yeni açılımlar yapmaya başladı. Bunun ardı arkası kesilmez bir süre. Enteresan şeyler oluyor. Sinsi bir şekilde içe doğru ilerliyorlar. Keşfettikçe elleri uzanıyor. Uzandıkça da bizim mahrem kabul ettiğimiz alanlara giriyorlar. Mahremiyet sürekliliği olmayan bir durum. Hiçbir mahremiyet sürdürülebilir değildir. Bu kapalılığın iki sonucu vardır. Ya bozulup, düzene ayak uydurursun; ya da yok olursun. 

Hayko Cepkin'in ilk zamanlarını hatırlarsınız. Ne kadar sevmiştik. İlgiyle dinlemiştik. Hatta kendi içimizde ne kadar iyi bir aranjman ustası olduğunu, ne güzel klavye çaldığını konuşmuştuk. Hayko Cepkin bir gün "Tanışma Bitti" dedi; Kaos'u ilk defa Kral TV ekranlarında söyledi. Türk Kral TV izleyicisi o gün "Scream/Brutal Vokal" ile tanıştı. O günlerden sonra Hayko Cepkin'in esas kitlesi dağıldı. Hala içten içe sadık olanlar da var ama azınlık olarak. Bu bir tercih meselesi. Hayko Cepkin böyle istediği için oldu. Aksi takdirde  olmayacaktı. 

Sonra bu furyanın bir benzerini Mor ve Ötesi'nde yaşadık. Onlar bu durumun farkına vardıktan sonra geri dönmeye çalıştılar ama çok başarılı olamadılar. Bu konuda o yola girip bildiğinden şaşmayan tek isim sanırım Athena ve Duman'dır. Nasıl başladılarsa öyle gittiler. Kral TV olsa da olmasa da aynı tarzlarından ödün vermediler. 

"Islandım durdum aşk yağmurunda. Seni düşünüp durdum yalnız başıma"

Bir de içinde Replikas gibi kendi sınırları içinde büyüyen, radikal değişiklikler yapmayan isimler var. Mesela yine yukarıdaki isimlerin yolundan gidip "biz ne yapıyoruz" diyen Çilekeş (Histeri Çalışmaları) gibi gruplarda var. Lakin bu gruba daha çok Peyote gruplarını sokabilirsiniz. Peyote gerçekten bu ülkede hala müzik yapılabilirliğine inandıran bir kültürdür. 

Bazı hayal kırıklıkları yaşadım son dönemlerde. En başta bahsettiğim mahremiyetten kastım Peyote Kültürü içinde olan gruplardır. Kesinlikle Peyote'yi tabu haline getirmeye çalışmıyorum. Bu alternatif müzik yapan gruplar diye basit bir şekilde sınıflandırmaya gönlüm elvermediği için kullandığım bir ifade. Keşke Peyote gibi bir çok yer olsa da onlardan da bahsetsek. Konuya dönersek bu hayal kırıklıklarımdan biri (eleştiri değil) Korhan Futacı ve Kara Orkestra oldu. Yine iş yerinde öğlen yemeği yediğim günlerden bir gün Kral TV'de görünce dondum kaldım. Korktuğum başıma gelmişti. Ardından ise adını dahi hatırlamadığım, göğüsleri, dudakları silikonlu garip bir kadının şarkısı çıkınca hislerim hızla yere çakıldı. Anlatmak istediğim aslında tam olarak budur. KFKO'dan sonra ben Sezen Aksu, Serdar Ortaç ya da benzeri müzik adına bir şey katmayan insanları dinlemek istemiyorum. Peki buna sebebiyet veren kim? Nükhet Duru'dan dinlediğimiz Ben Sana Vurgunum'u coverlayan KFKO! 

İlk akustikhane'de dinlediğimizde garipseyip, kızmıştım. Yine de tercih onlarındı. DANdadaDAN, Tamburada gibi bayılarak dinlediğimiz oluşumdan böyle bir hareket görmek düşüncelerimi hayli zorlamıştı. Bir bildikleri vardır elbet diyerek kendimi sakinleştirdim. Bu cover'ın nereden geldiğini Dream TV'de Korhan Futacı daha sonra açıklıyor. Önce videoyu izleyelim. 03:55'de Ben Sana Vurgunum'un hikayesi var.




03:55'den sonraki kısımdan sonra anladığım şey ise büyük baskı gördükleri. Tabi ki boğazlarına bıçak dayamamışlar ama nasıl olduğunu bilmediğim şekilde ikna olmuşlar. Korhan Futacı gibi adamları bize sevdiren müzikleridir elbette ama alttan alta hayranlık besleten şey bu adamların mantalite ve sanata bakış açılarının çok üst düzeyde olmasıdır. Mesela bu cover için direnemeyen adamlar ile Sien gibi, olağan üstü sanatsal içerik barındıran bir şarkıyı yapan aynı adamlar.

KFKO albümü Ediz Hafızoğlu'nun şirketi Lin Records'dan çıkartmak üzereyken ne oldu da Dokuz Sekiz Müzikten çıkarttı tam orasını anlayamadım. Dokuz Sekiz Müzik son dönemlerde ismini çok duyduğum bir şirket. Videoda da izlediğiniz üzere bu cover konusunda ısrarcı olan isimlerden biri de şirketin sahibi Ahmet Çelenk. Aynı kişi Papyon, Aydilge, Emre Altuğ gibi isimlerle çalışmış. Son olarak ise Yasemin Mori. Bu çok tehlikeli bir nokta aslında. Şirketin hedefi para kazanmak için yeni, ilgi çekecek arayışlar içinde mi yoksa KFKO ve Yasemin Mori'yi kadrosuna katarak tarzını mı değiştiriyor? Yasemin Mori'nin Dünya klibinin de Kral TV'de döndüğünü hatırlatırsak bunun altında sanatçıların isteği dışında gelişen bazı şeyler olduğunu düşünüyorum. KFKO ve Yasemin Mori gerçekten kendilerini Kral TV'de görmek istiyorlar mı diye çok merak ediyorum. 

"Hiç sensiz olmuyor, sensiz yaşanmıyor, seni bana getirmiyor bu aşk yağmuru"

Geçen cumartesi akşamı eve dönerken radyoyu tararken bir keman sesi duydum. Sonra hızlıca geri tarayarak o kemanlı, nefis müziği buldum. Sonra durdum. Kendi kendime "ben bunu biliyorum yahu!" dedim. Özcan Deniz'in sesini duyunca "Nasıl ya? Gerçek mi bu?" diyerek dinlemeye devam ettim. Sahi Replikas, ne oldu da Seyyah'ı Özcan Deniz'e verdin? 

Bu tür konular genellikle grupların kendi kabuklarında yaşanan hadiseler. Binlerce sebebi olduğu gibi, keyfi bir sebebi de olabilir. Belki tamamen insanın kendi iç dünyasındaki zafiyetidir. Bilmek istiyorum. Gerçekten öğrenmek istiyorum. Bu ülkede müzik yapma gayretinde olan insanlardan biri olarak sürekli kendi kendimizi gaza getiriyoruz. "Abi kim dinler bu müziği" diye hayıflanan grup arkadaşlarıma "Abi bak Replikas'a, bak KFKO'ya" derken hayal kırıklığına uğratmasaydınız ne güzel olurdu; ya da sizi bu yola iten insanlar, düşünceler olmasaydı... 

Neyse hayat işte... 

"D E R B E D E R OLDUM"



***
Replikas'ın konu hakkındaki yorumları:




6 yorum:

  1. ben bu hissi Nazan Öncel'le yaşamıştım. evet o her zaman popüler kültürün içindeydi az çok belki ama "Bir Hadise Var", "Ben Böyle Aşk Görmedim", "Sokak Kızı" gibi albümlerin ardından "aşkım baksana bana" gibi bi şarkıyı hangi ruh haliyle hangi müzikal doymuşlukla yaptı hala merak eder dururum.

    YanıtlaSil
  2. bu bahsettiğiniz durumun en acısını ben sakin grubu dağıldıktan sonra onur özdemir'in izel'e şarkı sözü ve aranjman konusunda yardımcı olması ile yaşadım. eski sakin şarkılarından birisini bile vermiş hatta.

    YanıtlaSil
  3. Hayko Cepkin konusunda yazılanlar konusunda hemfikir olmadığımı söylemek istiyorum. Bir sanatçının tek bir konu,tarz üzerinde gittiğinde kalıcılığının olacağını düşünmüyorum yani kişi kendini sürekli yenilemeli ki değişik tatlar sunabilsin. Ayrıca ilk günkü gibi sadık kalan fan kitlesi hakkında; diğerleri olmadan da yapıyoruz o yüzden aramızdan kopup gidip Hayko Cepkin'i eleştiren fanlar olmasa da olur. Bir sanatçının popüler olması ancak fanlar için bir kıskanılmaya sebep olabilir "biz dinliyorduk,şimdi herkes dinliyor" gibi. Ama popülerliğe erişmesinin kişiyi bozabileceğini sanmıyorum,tamamen kişilik meselesi. Tabi bunlar kişisel görüşüm,katılmamakta serbestsiniz.

    YanıtlaSil
  4. Selamlar Batıkan Baksı,

    Yazmışın olduğun detaylarla ilgili bana ters gelen, hemfikir olmadığım kısımlar yok. Zira, yazının detayında da yazmış olduğun detaylarla ilgili bir kısım yok. Yazmış olduğum bu yazıyı ikiye ayırmakta fayda var;

    - Yazıyı dinleyici gözünden mi değerlendirelim?
    - Yoksa müzisyen gözünden mi?

    Yazıyı yazarken dinleyici gözüyle yazmamaya çalıştım. Müzisyenlerin hassasiyetlerine, popüler olurken hayatlarının kırılma noktalarında aldıkları kararlarda ne kadar dayanıklı olup olmadıklarını ölçmek, değerlendirmek istedim. Haddime midir? Belki değildir. Bloglar herkes için fikirlerini beyan edebildiği ortamlar olduğu fikriyle haddime düştüğü kadar düşüncelerimi paylaştım. Neden paylaştım. Çünkü aynı müzik camiasının içinde var olan biri olarak aynı yollardan geçme sırasının bana da bir gün geleceği varsayımında bulunarak düşündüklerimi paylaşmak istedim.

    Bu yazıda Hayko Cepkin'i hedef göstermedim. Yazının tamamına baktığınızda bir çok isimden, gruptan bahsettim. Zira bu blogu takip ettiğini varsayarak Korhan Futacı hayranlığımı fark ettiğini düşünüyorum. Tam aksi bir durumsa blogdaki yazılarımızı incelemenden ve anlatmak istediğimiz şeylerin neler olduğunu anlamanı canı gönülden isterim. Eğer böyle bir şey yaparsanda olumlu ya da olumsuz her düşünceni özel ya da blog yorumları aracılığı ile paylaşmanı çok isterim.

    Yazının temasında müzisyenlerin yola çıkarken korudukları mahremiyetlerini bir noktadan sonra neden zayıflatıp, o ilk günkü heyecanlarından vazgeçmeye ya da incittiklerini anlamaya çalışıyorum. Yazıda Kral TV kültürüne doğrudan eleştirim var. Kral TV senin, benim sevdiğim o Hayko Cepkin'i isterse bir saniyede harcayabilir. Ama buna izin veren bir Hayko Cepkin varsa, bunu riske edebilecek bir Hayko Cepkin varsa olabilir. Ben böyle bir Hayko Cepkin'in olması taraftarı değilim. Bu gerçek beni korkutuyor açıkçası.

    Mesela ben Kral TV'de Hayko Cepkin izledikten sonra şunu dinlemek istemiyorum. Bu Hayko Cepkin'e ya da yazıdaki diğer isimlere hakaret sayıyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=d_767zIwzG0

    Eğer Hayko Cepkin ya da diğerleri ve bu isimleri sevip, sadık fan kitlesi olduğunu söyleyen sizler bu veya benzeri bir video klibi, sevdiğiniz sanatçıdan sonra dinlemeyi kabullenebiliyorsanız açıkçası benim bundan öte yazacak tek bir kelimem olmaz. Gerisi sadece boşluk olur. Hem benim için hem sizin için...

    İş, okul ve yorgunluktan yazmak istediğim şeyleri ifade edememiş, konuları birbirine karıştırmış olabilirim. Yazı ve yorum ile ilgili anlaşılmayan noktalar varsa tekrar paylaşmanı rica ederim...

    Teşekkürler.
    M.Sinan

    YanıtlaSil
  5. Çok şaşırmış bir haldeyim. Yazının başından sonuna öyle güzel bağlamışsınız ki son paragrafta ağzım açık, hayalim kırık bir şekilde Replikas'a içerledim.
    ve merak ettim doğrusu, yazık değil mi?

    YanıtlaSil