Softa | www.myspace.com/thesofta |
Gönül isterdi ki buraya festivalin ne kadar eğlenceli geçtiğinden, grupların güzel performanslarından falan bahsedelim. Tüm festival boyunca sadece gerilip gerilip kendini sakinleştiren insanlar vardı. Dişlerini sıkan insanların bu hafta bol bol diş kliniklerini dolduracağını iddia edebilirim.
Cumartesi gününe kadar bir takım problemlerden dolayı biletimi almamıştım. Sevdiğim ve şiddetle dinlemek istediğim gruplar Cumartesi günü çıkıyorlardı. Tek günlük bilet alıp, güzel bir Cumartesi günü geçirmek istiyordum. Saat 16:00 civarında Taksim Halep Pasajı'nın önüne geldiğimde bir takım söylentiler dolaşmaya başladı. "Kapı girişinde olaylar varmış. Dikkat et!" Teknolojiden yararlanıp, telefondan sosyal medya ve son dakika haberlerine bakınca sadece söylentiden ibaret olduğunu anlamam geç olmadı; ama beklenti hep bu olayların olma ihtimali üzerindeyken gerilmemek mümkün değildi. Biletin parasını ödediğimde ise One Love'ın açıklaması geldi. "Alkol Satışı YASAK!"
Gerginliğimiz had safhaya ulaşmıştı. AKM'nin önündeki servis alanına yürürken resmen nefretle doldurmuştuk kendimizi. Ruh halimiz çoktan festival düşüncesinden uzaklaşmış, tamamen olası bir şiddete karşı hazırlık çalışmalarında gibiydik. Servis alanına gittiğimizdeki insanların ruh hali bizimkinden farklı değildi. Bir sürü insan Replikas'ı, Kaiser Chiefs'i, Damien Rice'ı falan konuşmuyordu. Tüm konuşulanların özetinde "YASAK" mevzusu vardı.
Eyüp sınırlarına girdiğimizde "İçki Bütün Kötülüklerin Anasıdır" pankartıyla karşılaştık. Santralİstanbul'un çevresinde elleri taşlı, sopalı bir grup insan bekliyordum. Zira onların yerine kapının önünde 7,5 TL'den bira satan seyyar satıcılar ve bira içen bir sürü insan vardı. Üzerimizdeki savaşa gidiyoruz psikolojisi bu görüntüyle biraz dağılmıştı.
Replikas ve Softa'yı kaçırmak istemiyorduk. Ezan saati sebebiyle konser programı değişmişti. Bir an önce içeri girme telaşıyla uzun kuyruğun sonunda yerimizi aldık. Etraftaki bez afişlerin üzerindeki "Efes" yazılarının üzeri kapatılmıştı. Alkol yasağı getirildiğine dair yapılan açıklamanın üzerinden çok uzun bir zaman geçmemesine rağmen organizasyon yetkilileri çok kısa sürede alkol yasağının nedenini açıklayan yazıları print edip her yere yapıştırmışlardı. Belli ki açıklamadan saatler önce alınmış bir karardı. Öyleyse bu son dakika açıklamasını çok manidar bulduğumuzu söyleyebilirim.
Sırada beklerken One Love ile ilgili röportaj yapan muhabir ve kameraman sıradakilerin düşüncelerini alıyordu. Önümüzde sırada bekleyen kıza festival ile ilgili düşüncelerini sordu. (Diyaloğu yazsam daha iyi olacak.)
Muhabir: Bu seneki One Love ile ilgili neler düşünüyorsun? Eğlenceli olacak mı?
Kız: Evet! Geçen senelerde de gelmiştim. Gerçekten çok eğlenmiştim.
M: Harika. Bu seneki gruplar için neler söylemek istersin.
K: Gruplar çok iyi. Fakat bu YASAK biraz moralleri bozdu.
(Röportajı kestiler)
M: Yaağğ! Ama böyle söylersen yayınlayamam ki!
K: Hmm tamam o zaman.
M: Peki baştan alıyoruz.
K: Ok.
M: Bu seneki One Love ile ilgili neler düşünüyo... bla bla bla...
Tam olarak bu komik röportajın devamı yapmacık cümleler ile sona erdi. Üzerine söyleyecek çok fazla bir şey yok sanırım.
İçeri girerken çantalarımızı aramak istediler. Haklıydılar. Çantamızın içinde yanıcı, kesici aletler, uyuşturucu maddeler vs. her şey olabilirdi. Zira çantayı açıp bakan güvenlik görevlileri "Alkol var mı?" diyerek açıp baktı. Demek ki çantamdaki diğer zararlı maddelerin olması çok önemli değildi. Alkolün bu diğer unsurlardan daha zararlı olduğunu anladığım anlar tam olarak o anlardı.
Korhan Futacı ve Kara Orkestra | Soundcheck |
Kapıdan girince doğrudan ana sahneye Replikas'ı izlemeye gittik. Sahne bomboştu. En öne kadar gidip iki şarkı dinledik. Sonra Softa'yı izlemek için Filtresiz Sahne'ye doğru yöneldik. Oraya gitme amacı biraz daha farklıydı. Softa'nın vokali Ece Twitter'dan program değişikliği ile ilgili sitemini dile getirdi. Bu alkol yasağı muhabbetinin döndüğü günden bu yana açıkçası en çok üzüldüğüm şeylerden biri müzisyenlerin ruh halleriydi. Onların içten içe bu duruma çok içerlediğini tahmin etmek çok zor değildi. Bu yüzden Replikas'a oranla daha duygusal yaklaşacaklarını tahmin ettiğim Softa'nın yakınında olmayı daha çok istedim. Sahne önü kapıların geç açılması nedeniyle neredeyse boştu. Normal programa göre Ece Replikas'la da sahneye çıkacaktı. Ezan okunmadan önce son şarkılarını söylemeleri istendi. Zaten moralleri alt üst olan grup daha çok gerildi. Ece "Sanki son şarkı değil son konsermiş gibi hissediyorum." diyerek tepkisini dile getirdi. Softa Oyun'u çalarak sahneden indi. O müthiş enerjileri ve çılgınlar gibi insanları eğlendiren Softa bambaşka haldeydi. Onlar indiğinde ana sahneden Replikas "Ateşte yanan şeytanı defet. Defet ki değmesin ellerimize" diyerek DAYAN diyordu. Replikas sahneden inerken ezan okunmaya başlamıştı. Hayatımda ilk defa ezana tepki gösteren bir toplulukla karşılaştım. Bir önceki yazıda belirtmek istediğim şey tam olarak buydu. Kendi dünyanıza uygun olmayan bir düşünceyi eleştirirken bu şekilde zorla direterek, karşıt düşünceye kendi düşüncenizin haklılığını ispatlamanız mümkün değildir. Aksine daha çok tepki çeker, nefret doğurursunuz.
Bu ülkenin hatta tüm dünyanın çirkin yüzü siyasiler o gün amacına ulaştılar. Tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi... Bu ülke üzerinde yaşan bir çok çeşit görüşe sahip insanları tek tipleştirme çabaları ya da bu çok çeşit insanları çatıştırarak siyasi çıkar elde etme amaçlarına başarıyla ulaştılar. Daha misyonlarını tamamlamadılar. Bu onlar için daha başlangıçtı. Yasakların devamı, ardı arkası kesilmeyecek. Mesela o gün orada bira içmek değildi. Bira içsemde içmesemde ben o gün Replikas'ı, Korhan Futacı ve Kara Orkestra'yı dinlesem yine mutlu olurdum. O gün orada olan şeylerin özeti cekmekaset.com'un "One Love Sıfır Promil" yazısında gizlidir.
Mesele, çok değil, bir gazete, bir belediye başkanı ve galeyan konusunda "başarıları" tescilli halkımın mıknatıs gibi çekilmeleriyle başlayan orta çapta bir tepkinin 11 yıllık bir geleneği sadece 4 gün içinde bitirmesi. Mesele, bu gözdağının verilmesi, bu güç gösterisinin yapılması. O kadar güçlüler ve o kadar güçsüzüz ki, "Biz izin verdiğimiz kadar buradasınız" diyebiliyorlar.
O gün ile ilgili unutmayacağım son kareler Korhan Futacı'nın sahneden indirilirken! "Elimizden hiçbir şey gelmiyor" hareketiydi. Aynı hareket Furkan'da (Softa), Gökçe'de (Replikas) ve diğer tüm müzisyenlerde de vardı. İzlediğim tüm gruplardaki bu moral bozukluğunu kalben, derinden hissettiğimi samimi şekilde itiraf etmek isterim.
Ediz Hafızoğlu | edizhafizoglu.com |
Çok ayrı bir parantezi Ediz Hafızoğlu için açmak istiyorum. Son dönemlerde yakından takip edip, etkilendiğim ender müzisyenlerden biridir. Çok iyi bir davulcu olmasının yanı sıra, insanlara ve müzisyenlere yaklaşımı, sahne duruşu ve içinde olduğu projeler (Drum'n Bass, Kollektif İstanbul, Serbest Müzisyenler ve Yapımcılar Derneği, Kara Orkestra) ile örnek bir sanatçı karakterine sahip. Müzik adına, sanat adına ne varsa yapma azmine hayran olduğumu söylemek istiyorum.
Kolektif İstanbul | Fotoğraf: Eren Karacaoğlu |
Ayrıca Kolektif İstanbul'a o gergin ortamı yumuşatıp bizi fena halde eğlendirdiği için çok teşekkür etmemiz gerekir. Richard Laniepce'nin sempatik tavırlarına mest olduk. Bu hayatın her köşesinde mutlaka olmaları gereken insanlar.
Festival dışında yazdığım yazılar için affınıza sığınıyorum. Bu ülkedeki ve diğer tüm ülkelerdeki sanatçılara ve tüm halklara Victor Jara cesareti diliyorum.
(...)
Iyi yazi ama Kavuncu kadar, festival organizasyonu ve festivale katilan gruplar da suclu. Biraz para, biraz sohret icin herkes kendini satti. Herseyin satilik oldugu bir ulkede bu normal, ancak insanlarin para ve din disinda baska degerleri olmali mutlululuk icin bence. Ancak Turkiye'de yasayan 'orta sinif' baska degerler bulamiyor uzgunum. Gecmis olsun. Belki bu bir ders olur.
YanıtlaSil